“Yüksek tansiyon, siyasi gerilim...”,
“Siyasal ve toplumsal kutuplaşma eğilimlerinin güçlenmesi...”,
“Anayasal devlet kurumları arasında güven bunalımı...”,
“Anayasal devlet kurumları arasında çatışma...”
Türkiye’nin içinde bulunduğu süreçle ilgili değerlendirmelerde bütün bu tanımlar uzunca bir süredir çokça yapılıyordu. Fakat dün itibariyle hepsi geçerliliğini kaybetti.
Son iki günden beri yaşanan gelişmeler artık durumu özetlemeye bu tanımlamaların da yetmediğini ortaya koydu.
Durumun özeti şu: Türkiye’de bugün pek çok şeyin çivisi çıkmış, işler tam anlamıyla çığrından çıkmış durumda. En önemlisi de hukuk ve yargı alanında yaşananlar...
Son dönemlerde Türkiye pek çok ilki, pek çok anormalliği yaşadı. “Bu kadarı da olmaz” denilen pek çok şeyin olduğunu gördü.
Fakat önceki gün Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in tutuklanması ve ardından dün yaşanan gelişmeler, hepsinin, her şeyin ötesinde...
Ülkede yaşananları bazılarının iddia ettiği gibi “statükonun değişiyor olmasının sıkıntıları”, “demokratikleşme ve değişim sancıları” veya “vesayet rejiminin kalkıyor olmasına karşı gösterilen dirençler” diyerek açıklamak da mümkün değil.
Türkiye’nin bugün yaşamakta olduğu krizin, anayasal devlet kurumları arasında ve kurumlar içinde yaşanan çatışmanın özeti şu: İktidar savaşı...
Sanki Türkiye’de rejim değişiyor, eski rejimin kurumları yıkılmaya, yok edilmeye çalışılıyor. Eski rejimin adamları ile yeni rejimin adamları, yeni iktidar ve güç sahipleri arasında ölümüne bir mücadele yaşanıyor.
Sanki Erzincan ve Erzurum’da eski rejimin başsavcısı, yeni rejimin savcısı tarafından gözaltına alınıyor...
Ve yine sanki eski rejimin kurumları ayağa kalkıyor. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu olağanüstü toplanarak başsavcıyı gözaltına alan, tutuklatan savcıların yetkilerini elinden alıyor.
Ardından da bunun hukuka, yasalara ne kadar uygun olup olmadığı tartışılıyor.
Oysa bir süreden beri yargı alanında, kamu güvenliği alanında yaşanan pek çok gelişmenin hukuka, yürürlükteki yasa ve mevzuata uygun olup olmadığı zaten tartışmalı.
Başsavcı İlhan Cihaner’in Erzincan’da gözaltına alınıp Erzurum’da tutuklanması, Ankara’da yüksek yargıyı ayağa kaldırdı. Yargıtay Başkanlar Kurulu olağanüstü toplandı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı çok sert bir bildiri yayınladı. Ardından toplanan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Cihaner’le ilgili soruşturmayı yürüten özel yetkili savcıların yetkilerini kaldırıp haklarında suç duyurusunda bulundu.
Bu gelişmeler doğal olarak hükümeti, iktidar partisini fena halde kızdırıyor. Hükümet ve iktidar partisi yetkilileri, HSYK’nın aldığı kararları “yargı bağımsızlığına karşı darbe” diye niteliyor.
Sanki anayasal kurumlarla siyasal iktidar karşı karşıya geliyor. Kurumlar kendi içinde bölünüyor ve taraf oluyorlar. Ve taraflar birbirini hukuk dışına çıkmakla darbe yapmakla suçluyor.
Bu toz duman içinde olan hukuka, kurumların güvenilirliğine oluyor.
Devlet krizi veya sistem krizi giderek derinleşiyor...
İşin çivisi çıkıyor...
Haberin Devamı