İktidarda muhalefet dönemi bitti...

Haberin Devamı

Ya sev ya terk et” polemiği devam ediyor. Bu anlama geldiği ileri sürülen sözleri gerekçe gösteren bazı aydınlar, gazeteci ve yazarlar düne kadar toz konduramadıkları Başbakan Erdoğan’ın demokratlığından ciddi biçimde kuşkuya düşmüş durumda.

Erdoğan’a peş peşe “Bushlaşma!”, “Demirelleşme!”, “Çillerleşme!” uyarıları yapılıyor.

DTP “Kimi kimin vatanından kovuyorsun?” diye polemiği sürdürüyor.

Başbakan Erdoğan partisinin dünkü grup toplantısında “Benim öyle bir ifadem olmamıştır” dedi. Gerçekten de Başbakan’ın ağzından hiçbir zaman “Ya sev ya terket” diye bir söz çıkmadı.

Ne dediğini dün yine kendisi tekrarladı Erdoğan:

“Biz yola çıkarken ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ dedik. Ha buna karşı olan var mı? Kimse ‘hayır tek millet değil, bayrağı kabul etmiyorum’ diyebilir mi? Bunu beğenmiyorsa, buyursun beğendiği yere gitsin...”

Özetle sevmeyen gitsin demiyor Başbakan, ama beğenmeyenlerin gidebileceğini söylüyor.

Aslında tartışmanın temeli bu sözlerden ibaret değil. Eleştirilen Erdoğan’ın son dönemde terörle mücadele konusundaki söylem değişikliği ve askerle ilişkisi.

Erdoğan’ın Kürt sorunu ve terörle mücadele konusundaki bazı ifadeleri düne kadar “Resmi devlet politikasının dışında yeni bir Kürt açılımı” olarak yorumlanıyordu. Bu yöndeki yorum ve değerlendirmeler Erdoğan ve partisinin de belki siyaseten işine geliyordu.

Çünkü AKP başından itibaren kurulu sisteme muhalif bir hareketti ve iktidarda da temel devlet politikaları konusundaki muhalefetini sürdürdüğü izlenimini vermeye çalışıyordu. Devletin geleneksel temel politikalarını değiştireceği, devleti dönüştüreceği beklentisi hep canlı tutuluyordu.

Özellikle Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığı döneminde askerle gerilimli ilişki bazı çevrelerden hep alkış almıştı.

Ancak Orgeneral İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanı olmasından sonra asker hükümet ilişkilerindeki gerilim birden bire ortadan kalktı. Özellikle de terörle mücadele ve Kürt sorununa yaklaşım konusunda tam bir görüş birliği, tam bir uyum görüntüsü hakim oldu.

Bugün Kerkük’le ilgili temel kırmızı çizgi konusunda hükümette de aynı hassasiyet var, askerde de. Önceki dönemde tartışma konusu olan Kuzey Irak’taki yerel idare ve Barzani ile ilişki kurulması, işbirliği yolları aranması ve ilişkilerin geliştirilmesi konusunda da tam bir görüş birliği olduğu söylenebilir.

Hatta başta Diyarbakır olmak üzere Güneydoğu illerinde bugün DTP’nin elinde olan belediyelerin bu partinin elinden alınabilmesi için gereken azami çabanın gösterilmesi konusunda bile görüş birliği olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Çünkü bu belediyelerin bölücü örgüt PKK’nın legal sivil büroları gibi faaliyet gösterdiği konusunda asker de Erdoğan da aynı inanca sahip. Bu belediyelerin kontrolünü kaybetmesi halinde PKK’nın bölgedeki lojistik desteğinin önemli ölçüde kırılacağı düşünülüyor.

Dahası artık Erdoğan rota değiştiriyor, bir yandan tam anlamıyla merkez partisi olma yönünde ilerlerken diğer yandan da uzun süre devam ettirdiği iktidarda muhalefet rolünü bir kenara bırakıyor. Terör ve Kürt meselesi başta olmak üzere temel konularda geleneksel devlet politikasına sarılıyor.

Yanlış mı yapıyor?

DİĞER YENİ YAZILAR