İki isim ve Erdoğan’ı zorlayan iki kritik tercih...

Haberin Devamı

Başbakan Tayyip Erdoğan, bu dönem çok daha güçlü, siyasi rakipleriyle aradaki farkı tahminlerin ötesinde açmış durumda. Yüzde 47’ye ulaşan oy oranı ve 341 milletvekili ile çok parlak bir zafer elde etti seçimlerde. Ancak bu kez sıkıntısı da sorumlulukları da geçen döneme göre daha fazla.

Sıkıntısı tabii ki hükümet kurmak veya parti yönetimi ile ilgili değil. O alanlarda son derece rahat.

Ancak hükümet kurma işinden daha önemli iki adım var Erdoğan’ı bekleyen. Birincisi cumartesi günkü yemin töreninin ardından gündeme gelecek olan Meclis Başkanlığı seçimi. İktidar partisinin göstereceği adayın seçileceği kesin. Ama kimi aday gösterecek Erdoğan?

İkincisi ve Erdoğan açısından daha zor olan tercih ise cumhurbaşkanı adayı. Özellikle de Abdullah Gül’ün geçen hafta yaptığı aday olacağı yönündeki açıklaması bu konuda Erdoğan’ın hareket sahasını çok daraltıyor.

İşte Erdoğan’ı zorlayan iki kritik tercih ve iki isim.

Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığı konusunda seçim öncesinde verdiği uzlaşı mesajları, kamuoyunda, etkili sivil toplum örgütlerinde, muhalefette ve hatta kendi partisinin bir bölümünde bu işin artık yeni bir gerilime dönüştürülmeden uzlaşmayla sonuçlandırılacağı beklentisini kuvvetlendirmişti.

Son günlerde kamuoyuna yansıyan AKP’nin anayasa değişikliği ile ilgili hazırlıkları da bu beklentiyi güçlendiriyordu. Çünkü AKP’nin taslaklarında cumhurbaşkanının yetkileri önemli ölçüde tırpanlanıyor. Cumhurbaşkanının bugün varolan yürütmeyle ilgili çok geniş yetkilerinin hükümete ve başbakana devredilerek bu makamın sembolik bir konumuna getirilmesi öngörülüyor.

Bu da doğal olarak Erdoğan’ın Nisan sürecinde de tartışılan “düşük profilli” aday formülünü devreye alacağı olasılığını akla getiriyordu. Yakın çevreden, AKP’nin bazı etkili isimlerinden alınan izlenim de bir süredir hep bu yönde olmuştu. Yani eşi türbanlı olmayan liberal eğilimli, ılımlı bir AKP’linin muhalefetin de desteği ile tam bir uyum ve uzlaşma görüntüsü içinde Cumhurbaşkanı seçileceği sanılıyordu. Erdoğan’ın yeni dönemde gerginlikleri, gerilimleri bitirmek için kafasında böyle bir model oluşturduğu söyleniyordu.

Ta ki Abdullah Gül’ün geçen hafta yaptığı basın toplantısına kadar. Gül’ün açıklamaları bu modeli öldürmüş durumda.

Gerçi bazı AKP kurmayları Abdullah Gül’ün adaylığının resmiyet kazanmadığını, Erdoğan’ın tutumunda bir değişiklik olmadığını ve önümüzdeki hafta muhalefet liderlerini ziyaret ederek uzlaşı arayacağını söylüyorlar.

Erdoğan öteden beri adaylık konusunda “Takdir Abdullah Bey’indir” diyerek Gül’den fedakarlık beklediğini belli etmişti. Fakat, Gül Erdoğan’ın bu mesajını duymazdan geldi ve geçen hafta adaylığının sürdüğünü ilan etti.

Bu noktadan sonra Erdoğan’ın önünde iki seçenek var: Ya her ne pahasına olursa olsun Gül’ü cumhurbaşkanı seçtirmek için gerilimi göze alacak ve bütün gücüyle arkasında duracak. Ya da Gül’e “muhalefetle ve kurumlarla mutabakat sağlayamıyoruz” diyerek çekilmesini isteyecek. Ki bu da kolay değil, o zaman da Abdullah Gül kırılacak, partide şu veya bu ölçüde bir iç gerilim doğacak.

DİĞER YENİ YAZILAR