İki fotoğraf...

Haberin Devamı

Türkiye’den, devletin zirvesinden, iç kamuoyuna ve dünyaya üç gün arayla iki önemli fotoğraf yansıdı. Her iki fotoğraf da hem içerde hem dışarda önemli yankılar yaptı.

Ama iki fotoğraf karesi arasında dağlar kadar fark var. İlk fotoğraf, çok tartışmalı kral fotoğrafı...

Ortada Suudi Arabistan Kralı Abdullah iki yanında ise Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan Ankara Swiss Otel’de Kral’ın huzurunda...

Bu görüntü Türkiye’yi rahatsız etti. Devlet geleneklerine, 80 yıllık protokol kurallarına pek de uymayan bir görüntü idi. Bu yüzden Cumhurbaşkanı da Başbakan da eleştiri aldı.

Ama dün Ankara’da verilen ikinci fotoğraf çok farklı...

Türkiye Odalar Birliği’nin girişimleri ve öncülüğüyle oluşturulan Ankara Forumu kapsamında Batı Şeria’da kurulması öngörülen serbest sanayi bölgesine ilişkin protokolün imza töreni için İsrail ve Filistin Devlet Başkanları dün Çankaya Köşkü’nde buluştular. Bu buluşmada Abdullah Gül faktörü kuşkusuz önemli. Ancak dünkü o fotoğraf karesinin oluşmasında Odalar Birliği Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun Ankara Forumu çerçevesinde iki yılı aşkın süredir yürüttüğü girişimlerin payı çok büyük.

Cumhurbaşkanı Gül’ün bir yanında İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres , diğer yanında Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas . Gül, yarım asırı aşan süredir savaşan iki ulusun liderlerinin kollarından sıkı sıkı kavrayarak tokalaştırıyor.

Çankaya Köşkü’ndeki zirve ve fotoğraf karesine yansıyan bu görüntü bir anlamda 26 Kasım’da Annapolis’te başlayacak olan İsrail - Filistin Barış Konferansı’nın provası niteliğindeydi.

Tabii ki İsrail - Filistin barışını Türkiye sağlıyor değil. Ancak önemli katkılar yapıyor. Türkiye’nin Filistin’le olan tarihsel bağları ve yakınlığı, aynı şekilde İsrail ile özellikle son 10 - 15 yıldan beri yürüttüğü yakın işbirliği politikası, başta savunma sanayii olmak üzere stratejik işbirlikleri iki tarafın da Türkiye’ye güven duymasında önemli etken.

Bir başka etken de Gül’ün Dışişleri Bakanlığı döneminde edindiği birikim. Gül, Türkiye’nin bu coğrafyadaki potansiyel gücünü ve etkinliğini en iyi bilen politikacı. Bu etkinliği, hem Türkiye’nin ulusal çıkarlarını en iyi biçimde gözetmek bakımından hem de bölge barışına katkı için nasıl kullanabileceğini de muhtemelen dörtbuçuk yıllık Dışişleri Bakanlığı döneminde çok iyi kavramış, kafasında bir model belirlemişti Cumhurbaşkanı.

Önce Suriye Devlet Başkanı Başer Esad’ın Ankara ziyareti, Ardından Suudi Arabistan Kralı’nın gelmesi ve son olarak da İsrail ve Filistin Devlet Başkanları’nın Ankara’da buluşmaları. İki konuk başkanın arka arkaya Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden yaptıkları konuşmalar, verdikleri barış ve dostluk mesajları.

Dün Ankara’da gerçekleştirilen bu tarihi buluşmanın ardından ABD’nin Annapolis kentinde yapılacak olan İsrail - Filistin Barış Konferansı’na Türkiye’nin de dahil edildiği haberi öğle saatlerinde Dışişleri Bakanlığı’na geliyor.

Bu gelişmeler, PKK terörü nedeniyle kritik bir süreç yaşayan ve Kuzey Irak’a yönelik askeri operasyon hazırlığındaki Türkiye’nin diplomasi alanında elinin güçlenmesine de katkı yapabilir.

Evet, Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçileli 2,5 ay oldu. Henüz yolun başında ve dış politikaya damgasını vuracağının mesajını güçlü biçimde veriyor.

Görevi devraldığı Sezer gibi içe kapalı değil, Turgut Özal gibi aktif bir cumhurbaşkanı olacağı anlaşılıyor.

Bu durum acaba hükümeti, Başbakan Erdoğan’ı rahatsız eder mi? Yoksa aksine memnun mu olur Erdoğan?

DİĞER YENİ YAZILAR