Ekonomik liberalleşme ve doğrudan yabancı yatırımların özendirilmesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetin üzerinde en fazla vurgu yaptığı konuların başında geliyor.
Erdoğan, katıldığı hemen her uluslararası toplantıda, yabancı yatırımcılarla görüşmelerinde yabancı sermaye yatırımlarına verdikleri önemin altını çiziyor.
Fakat Başbakan bu çizgide ilerlerken, parti ve hükümette üç numaralı konumu işgal eden, ekonominin koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener çok farklı bir çizgide.
Şener, Başbakan'dan farklı düşündüğünü gizlemiyor; belirli alanlarda yabancı sermaye yatırımlarının sınırlandırılması gerektiğini dile getiriyor. Önceki günkü Milliyet'te, yabancı sermayenin sadece perakendecilik, bankacılık, elektrik ve iletişim sektörlerine ilgi duyduğunu belirtiyor ve ekliyor:
"Bu sektörlerin ortak özelliği, yaratılan gelir ve tasarrufun yurt içinde üretiliyor olmasıdır. Yabancılar bu geliri ve tasarrufu; kendi merkezlerine aktaracaktır. Bu durumda cari açık ilelebet kapatılamaz..."
Arjantin'de yaşanan ekonomik krizlerde kısa vadeli yabancı sermaye hareketlerinin önemli rol oynadığına da işaret eden Şener, "Sınırlama getirilmezse, biz de bir süre sonra Arjantin'e döneriz" demeye getiriyor. Gerçi Şener, dün bu açıklamalarını kısmen düzeltme yoluna gitti. Bugün için yabancı sermayeye sınırlama getirilmesini gerektirecek bir risk bulunmadığını belirtti. Ancak görüşlerinin temelini koruduğunu, Başbakan ve diğer ekonomiden sorumlu bakanlardan farklı düşündüğünü gizlemedi.
Evet Abdüllatif Şener, sıradan bir bakan, sıradan bir AKP'li değil. Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Bülent Arınç'la birlikte AKP'nin dört temel kurucusundan biri. Ve bugün hükümette işgal ettiği koltuk da ekonominin koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcılığı. Abdullah Gül'den sonra gelen üçüncü kişi...
Onun için sözleri, sadece iç siyasi çevrelerde ve piyasalarda tartışılmıyor. Türkiye'ye yatırım yapmaya niyetli sermaye çevrelerince de dikkatle not ediliyor.
Başbakan Erdoğan ise Şener'in aksine yabancı sermayeye hiçbir sektörde sınır konulmamasını istiyor. Hatta televizyonlar için yüzde 25'lik pay sınırının korunmasıyla ilgili yasal düzenleme konusunda şunu söylüyor:
"Maalesef yurtdışındayken arkadaşlar geçirmişler. Yanlış yaptılar ve ben çok kızdım. Düzelteceğiz..."
Başbakan'ın "Çok kızdım" dediği isim Abdüllatif Şener.
Şener, yabancı sermaye sınırlaması için Bankalar Yasası'na hüküm konulması için de epey uğraş verdi. Erdoğan ve Gül'ü ikna edebilseydi bugün bankalar için de tıpkı televizyonlarda olduğu gibi yabancı payını sınırlayan bir hüküm olacaktı.
Aslında Şener ile Başbakan arasında varolan görüş ayrılıktan yeni ortaya çıkmış değil, iki yıl önce de özelleştirme uygulamaları nedeniyle ters düşmüşlerdi. Bu kez görüş ayrılığı çok daha kritik ve temel bir konuda. Acaba şimdi de Başbakan Yardımcılığı'ndan mı alınacak?
Böyle bir ihtimal elbette yok.
"Yanlış anlama, yorumlama" denilip, olay şimdilik küllenmeye bırakılacak. Parti içi büyük koalisyon bozulmayacak. Ama çağdaş, liberal ekonomi anlayışları ile Milli Görüşçü köklerden gelen siyasi anlayışlar arasındaki çatişma içten içe sürecek.
Hükümette yabancı sermaye çatlağı var
Ekonomik liberalleşme ve doğrudan yabancı yatırımların özendirilmesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetin üzerinde en fazla vurgu yaptığı konuların başında geliyor
Haberin Devamı