Hükümet Uzan’la uzlaşabilir mi?

Haberin Devamı

Böyle bir uzlaşma hemen hemen imkansız. Çünkü Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ve Maliye Bakanlığı’nın hesapları son derece açık ve net. Uzanlar’ın İmar Bankası nedeniyle TMSF’ye kalan borcu 21 milyar dolar (Dünkü kurla yaklaşık 35 milyar TL). Maliye Bakanlığı’na olan vergi borçları ise 6 milyar TL. Toplam 41 milyar TL. Yani 24,6 milyar dolar...

Oysa Cem Uzan, “Bugüne kadar sattığınız mallardan elde edilen gelir 7 milyar doları buluyor, bizim İmar Bankası borcumuz 6 milyar dolardı. Bu hesap, bu kavga artık kapansın” diyor.

Cem Uzan’ın söylediği İmar Bankası başlangıç borcu gerçekten de 6 milyar dolardı. Ve TMSF Uzan ailesine ait varlıkların satışından yaklaşık 7 milyar dolar civarında bir hasılat sağladı. Fakat bu para TMSF’nin kasasına girmedi. Dolayısıyla da İmar Bankası borcu kapanmadı.

Elde edilen para Uzan Grubu’na ait şirketlerin vergi borçlarının kapatılması için doğrudan Maliye’nin kasasına aktarıldı. Ceza ve gecikme faizleriyle astronomik rakamlara ulaşan vergi borçları bu ödemelerle de kapatılamamış olacak ki Maliye Bakanı Unakıtan hala 6 milyar TL’lik bir alacaktan söz ediyor.

İki hafta önce Başbakanlık’ta yapılan toplantıdan sonra Cem Uzan ve ekibi, Maliyecilerle de ayrı bir görüşme yaparak çıkarılan bu anormal vergi borcunun dökümünü istedi. Bunca ödemeye rağmen borcun niye küçülmeyip büyüdüğünü sordu...

6 milyar dolarlık İmar Bankası borcunun bugün neden 21 milyar dolara çıktığına gelince...

O da yürürlükteki yasa ve mevduatın titizlikle uygulanmasının bir sonucu. Batık banka borçlarına uygulanan anormal yükseklikteki kat faizi oranları. Ki bu sorunla sadece Uzanlar karşı karşıya gelmedi. Diğer batık bankacıların durumu da farksız. TMSF ile zamanında güvenilir bir ödeme planı üzerinde uzlaşmaya varamayan batık bankacıların borçları 8-10 katına çıkmış durumda. Ödeme planı üzerinde uzlaşanlardan da Çukurova Grubu dışında pek karlı çıkan yok. Çukurova Grubu erken ödemelerle toplam borç yükünde bir miktar indirim alabildi. Ama onun dışındakilerin borçları en az 3-4 kat büyüdü.

Yürürlükteki mevzuat çerçevesinde Uzan’ın 21 milyar dolarlık TMSF borcunda indirim yapılabilmesi mümkün gözükmüyor. Ama öte yandan, hükümet içinde de bu sorunun bir şekilde tasfiye edilmesinin gerekliliği konusunda ciddi bir eğilim belirmiş durumda.

Her ne kadar açıkça ifade edilmese, “O dava bizim lehimize sonuçlanır” beklentisi canlı tutulmaya çalışılsa da Çukurova Elektrik (ÇEAŞ) ve Kepez’le ilgili tahkim davasının kaybedilmesi bu eğilimin belirlemesinde önemli bir faktör. Türkiye’nin uluslararası tahkim mahkemesi (ISCID)’deki davayı sağlıklı izleyip gerekli tedbirleri aldığını söyleyebilmek güç. Enerji Bakanlığı’nın anlaştığı avukatlık bürosunun ilk savunmayı mahkemenin öngördüğü tarihte veremediği biliniyor. Bu yüzden Türkiye ilk raundda açık verdi, temerrüde düştü. Bu eksi puan. Bu yüzden Enerji Bakanlığı ve anlaşmalı avukatlık bürosu sert eleştirilerin muhatabı olmuştu.

Mahkeme, bu savunma için Türkiye’ye 21 Eylül 2008’e kadar ek süre vermişti. Şimdi bu noktada ne beklenir: Çok kuvvetli tezlerle hazırlanmış bir savunmanın tanınan son tarihten günler önce sunulması.

Ortaya çıkıyor ki bu noktada da skandal bir gelişme yaşanmış, 21 Eylül 2008’de de savunma yetiştirilememiş ve ikinci defa temerrüde düşülmüş. Ancak 26 Eylül günü sunulabilen savunmada da “ciddi eksiklikler bulunduğu” mahkemece Türkiye’ye iletilmiş.

Sanki, dava Türkiye’nin aleyhine sonuçlansın diye özel çaba gösteriliyor, Uzanlar’a, Uzanlar adına dava açan Güney Kıbrıs’lı Libananco firmasına davayı kazansın diye özel destek sağlanıyor... Sonuçta tahkim mahkemesi 17 Aralık 2008 tarihinde bir ara karar veriyor. Henüz kamuoyuna açıklanmayan bu ara kararın Türkiye açısından ciddi riskler içerdiği konuşuluyor.

Uzan tarafına göre bu ara karar davanın kendi lehlerine, Türkiye’nin aleyhine sonuçlanacağının çok kuvvetli bir işareti...

Öyle mi olacak henüz kesin olarak bilinmiyor ama gelişmelerin seyri Türkiye açısından pek iç açıcı değil.

Eğer kötü senaryo gerçekleşirse Türkiye, Libananco’ya yaklaşık 12 milyar dolar tazminat ödemek yükümlülüğü ile karşı karşıya kalabilir. Ayrıca açılan benzer iki dava daha var, bunların toplam tutarı da 7 milyar doları buluyor. İlk davanın kaybedilmesi bu iki davanın riskini de arttıracak. O zaman toplam ödeme 20 milyar dolara yaklaşacak.

İşte bu riskler Ankara’da “Acaba bir uzlaşma ile bu meselenin tasfiyesi daha mı iyi olacak?” sorusunu haliyle akıllara getiriyor. Ama çok zor. Hatta yürürlükteki yasalara göre hemen hemen imkansız. Yasa değişikliği şart. Ama onu da hiçbir parti, hiçbir hükümet göze alamaz...

DİĞER YENİ YAZILAR