Hükümet MGK'dan umduğu desteği alamadı...

Türiye'nin en temel "ulusal dava"sı olan Kıbrıs sorununun çözümü konusunda sona yaklaşılırken Ankara'nın kapalı kapılarının ardında ve TBMM'de gerilim dozu yüksek görüşme ve tartışmalar yapılıyor

Haberin Devamı

Türiye'nin en temel "ulusal dava"sı olan Kıbrıs sorununun çözümü konusunda sona yaklaşılırken Ankara'nın kapalı kapılarının ardında ve TBMM'de gerilim dozu yüksek görüşme ve tartışmalar yapılıyor.

Hükümet önceki gün akşam saatlerine kadar bu ulusal dava, daha doğrusu kronik ulusal sorunun çözümünü genel bir devlet politikası haline getirebilme umudunu koruyordu. Ancak en azından ilk aşamada bu sağlanamadı.

Önceki gün yaklaşık dört buçuk saat süren MGK toplantısının ardından yayınlanan bildiride, MGK'nın çözüm planına yüzde yüz destek vermediği ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in de Kurul'un asker kanadının da anlaşmaya yönelik bazı çekinceleri olduğu ortaya çıktı. Buna karşın negatif bir yaklaşım da ortaya konulmadı MGK'da. Sadece "Takdir yetkisinin ve sorumluluğun hükümetin üzerinde olduğu" vurgulanarak anlaşma metnindeki bazı kritik noktalara özellikle de derogasyonlar konusuna dikkat çekildi.

Hükümet, MGK bildirisinde daha güçlü bir destek mesajı yer almasını umuyordu. Fakat, çıkan metin yine de hayal kırıklığı yaratmış değil hükümet çevrelerinde.

"Bizim için bu da yeterlidir" diyor dün konuştuğumuz bir bakan:

"Sorumluluk tabii ki hükümet olarak bizim üzerimizdedir. Hükümetimizin bu sorumluluğu üstlenmeye cesareti olmasaydı, görüşme masasına bile oturamazdık. Ama biz bu tarihi sorumluluğu üstümüze aldık. Ülkemizin, halkımızın ve Kıbrıslı soydaşlarımızın geleceği bakımından bunu üstlendik. Kötü mü yaptık? Hayır. Biz bu sorumluluğu üstlenmeseydik büyük vebal altında kalırdık. O zaman bize,'bu tarihi treni niye kaçırdınız?'diye hesap sorulurdu..."

Özetle hükümet, Türkiye'nin uzun vadeli stratejik çıkarları bakımından en doğru adımı attığına, yapılabilecek en uygun anlaşmayı gerçekleştirdiğine inanıyor.

Denktaş korkutuyor
Kıbrıs konusu dün TBMM'de önce AKP grup toplantısında, ardından da Meclis Genel Kurulu'nda tartışmaya açıldı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümetin bu aşamada bulunabilecek en uygun çözümü kabul ettiğini belirterek milletvekillerinden tam destek istedi.

Peki tam destek alabildi mi kendi grubundan? Grup toplantısından sonra konuştuğumuz AKP Grup Başkanvekilleri, "Grubumuzun hükümete güveni ve desteği tanıdır" diyor. Ancak şunu da hemen ekliyorlar: "Aykırı ses çıksa bile sayısı 10 - 15'i bulmaz. Irak krizinde olduğu gibi bir bölünme söz konusu değil..."

AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, "Gönül isterdi ki bu milli davanın çözümünde muhalefetle de el ele olabilseydik. Hâlâ bunu bekliyoruz ama zor görünüyor. Muhalefet etmeye devam edecekler" diyor.

Ancak asıl sorun CHP'nin muhalefetinde değil, ki bu muhalefeti çok fazla önemsediği de yok Başbakan Erdoğan ve partisinin. Asıl önemli olan KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'tan yükselen muhalefet.

Hükümetin kaygısı şu: Denktaş'ın muhalefeti keskinleştirip, referandum sürecinde çok daha yıkıcı noktalara vardırması ve "hayır" kampanyasını yürütürken Türkiye'den alabileceği desteğin boyutu. Bu kampanyanın KKTC ile sınırlı kalmayıp Türkiye'yi ve Ankara'nın iktidar denklemindeki dengelerini de sarsabileceği ihtimali...

DİĞER YENİ YAZILAR