Hazine'yi ibra etmeyen AKP zihniyeti...

AKP hükümetlerinin başbakanları ve hükümet sözcüleri ilk günden itibaren en çok şu ifadeleri tekrarlıyorlar: "Bizim her türlü hazırlığımız var, ne yaptığımızı biliyoruz..."

Haberin Devamı

AKP hükümetlerinin başbakanları ve hükümet sözcüleri ilk günden itibaren en çok şu ifadeleri tekrarlıyorlar: "Bizim her türlü hazırlığımız var, ne yaptığımızı biliyoruz...". Ancak zaman içinde öyle işler yaptılar ki, "ne hazırlıkları varmış, ne de ne yaptıklarını biliyorlar" imajı yaygınlaşmaya başladı. Tayyip Erdoğan'ın başbakanlık koltuğuna oturmasıyla durumu toparlayabileceği, daha koordineli, daha ne yaptığını bilen bir görüntü çizebileceği umuluyordu. Ancak en azından geçen sürede o da olmadı. Hükümet özellikle ekonomi alanında piyasaların güvenini yeniden kazanmaya çalışırken çelişkili açıklamalar, çelişkili uygulamalarla bunu daha da zorlaştırmış durumda. Hükümetin söylem ve eylemi arasındaki çelişkinin son örneği önceki gün yapılan kamu bankalarının genel kurullarında yaşandı. Kemal Derviş döneminde gerçekleştirilen en önemli reformlardan biri olan kamu bankalarının partizanlıktan arındırılması, profesyonel yöneticiler eliyle özerk yönetilmesi uygulamasının sona erebileceğinin işaretini verdi hükümet önceki gün. Atananların çoğu, "islami Bankacılık" olarak adlandırılan özel finans kurumlarından ve biri kurucu olmak üzere AKP'ye yakın isimlerden seçilmişti... Hükümet, "Biz bu bankaları popülist politikalarımıza alet etmeyeceğiz, buralara partizanlığı sokmayacağız" dese de atanan isimlerin geçmişteki konumları, bankacılık deneyimleri ve siyasi bağlantıları, ekonomi bürokrasisinin de piyasaların aksi yöndeki kuşkularını arttırıyor.

Hazine'ye ibra şoku
Hükümet güven sorununu sadece piyasalarla yaşamıyor; bugün ekonomi bürokrasisi ile hükümet arasında da çok ciddi bir güven sorunu var. Hükümet mevcut üst kademe bürokrasiye güvenmiyor, bürokrasi de hükümete... Bunun en çarpıcı örneği bütçe ve kesin hesap yasalarının Meclis görüşmeleri sırasında yaşanıyor. Tarihinde ilk defa Meclis, devlet hazinesini ibra etmiyor. Hem de iktidar partisinin ve bakanlarının oylarıyla... 2001 yılına ilişkin kesin hesap kanunun Hazine iç ve dış borçlanmalarına ilişkin maddesi Sayıştay'ın uygunluk belgesine rağmen TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda iktidar partisi milletvekillerinin verdikleri önerge ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın da kabulüyle tasarıdan çıkarılıyor ve bu konuda Sayıştay'ın ayrıntılı denetim yapması kararlaştırılıyor. Durumun hem piyasalar ve bankalarda yaratabileceği olumsuz tepkiler hem de bürokraside doğurabileceği sıkıntılar Devlet Bakanı Ali Babacan'a aktarılıyor. Babacan, "Haklısınız. Bir önerge ile durumu düzeltiriz" diyor. Ancak önceki gün Genel Kurul'da yapılan görüşmelerde de herhangi bir değişiklik yapılmıyor ve Hazine'nin iç ve dış borçlanma operasyonları konusunda geniş kapsamlı bir soruşturmanın yolu açılıyor. İncelemeyi önce Sayıştay yapacak ve konu ardından Meclis'e gelecek. Hazine'nin 2000 ve 2001 yıllarında yaptığı iç ve dış borçlanmalar didik didik edilecek. Bankaların Hazine işlemlerinde bugüne kadar ticari sır sayılan hesapları ortaya dökülecek. Örneğin hangi ihalede hangi bankalar hangi faiz oranlarıyla tahvil aldılar? Hazine'nin o tarihte bu yüksek faizlerden borçlanması gerekli miydi? Kimlere ne faizler ödendi..? Bazı cinfikir AKP'liler böylelikle belki de Hazine'yi kimlerin ne kadar hortumladığını (!) ortaya çıkaracaklarını umuyor olabilirler. Hatta bu şeffaflıkla piyasaların güvenini pekiştireceklerini de düşünüyor olmaları ihtimali de var tabii ki... Neyi hesapladıklarını, neyi planladıklarını kestirebilmek güç. Ama ortada olan bir şey var ki bu zihniyetle Türkiye'nin işi çok zor...

DİĞER YENİ YAZILAR