Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün basın toplantısındaki üslup ve açıklamaları, demokratik cumhuriyette Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) yeri ve konumunu net biçimde tarif ediyor.
Yıllardan beri Türk demokrasisinin eksiklerini, zaafiyetlerini en çarpıcı biçimde vurgulamak için bazı iç ve dış çevrelerin dile getirdikleri temel eleştiri, "Siyasetin askeri vesayet altında" olduğu iddiasıydı.
Gerçi geçmiş yıllarda özellikle de 28 Şubat süreci içerisinde bu iddiayı haklı çıkaracak bazı uygulamalar yaşanmadı değil. O dönemde toplumda ciddi bir kamplaşma başlamış, laiklik karşıtı bir başkaldırı riski önemli ölçüde artmış ve iktidardaki koalisyon irticai akımlan cesaretlendirici bir tutum içine girmişti. Sonuçta Ordu o günlerin moda deyimiyle "kışlanın kapısından dönmüştü." Bu olağanüstü bir süreçti, yaşandı geçti...
Bugün artık "adı açıklanmayan bir üst düzey komutanın" veya doğrudan komuta kademesinin siyasetçilere, siyasi iktidarlara yönelik azarlama tonunda demeç ve açıklamaları yok. TSK kendisini ilgilendiren konularla ilgili görüşlerinin kamuoyu ile paylaşılabilecek bölümlerini aylık brifinglerde açıklıyor.
Orgeneral Hilmi Özkök'ün Genelkurmay Başkanlığı makamına gelmesinden sonra TSK'daki üslup ve uygulama farkı çok açık biçimde görülüyor. Bugünkü üslup, demokratik cumhuriyete yakışan üslup.
"Aklın önderliğine itaat"
Orgeneral Özkök, dünkü basın toplantısında, ülke gündemini ilgilendiren konular ve hükümetle ilişkilerde sergilediği bu demokrat üsluba yönelik olarak bazı çevrelerden gelen eleştirileri şu sözlerle yanıtladı:
"Benim ulusuma ve devletime zarar vermemek için sorumlu, ılımlı, yapıcı, birleştirici ve dikkatli yaklaşımım, maalesef belirli kişiler ve çevrelerce bilerek ya da bilmeyerek yanlış yorumlanmakta, üstelik bu kişiler bu yaklaşımımdan mutsuzluk da duymaktadırlar. Ben sesin gürlüğüne değil, aklın önderliğine itaat etmek isteyen askeri bir nesle komuta ediyorum. Üzülerek ifade ediyorum ki bu kişilerden bazıları benim bu yaklaşım biçimimi güya bana vaat edilmiş bir ikbalden kaynaklandığını ileri sürerek bir dedikoduyu kulaktan kulağa yaymaktadırlar. Tarafıma hiç kimse böyle bir vaat veya teklif getirmemiştir. Böyle bir vaat veya teklif getirmeye cüret edecek birilerinin olduğunu da sanmıyorum..."
Özkök'ün bu sözleri, yorumlarında zaman zaman kendisini eleştiren, kendisinin de yazılarına ve kişiliklerine değer verdiği Emin Çölaşan gibi yazarlara yönelik sitem olarak yorumlandı. Özellikle Emin Çölaşan, bir süredir Özkök'ün tutumunu oldukça sert sayılabilecek bir üslupla eleştiriyordu.
"Üst makam (Cumhurbaşkanlığı) teklifi aldı onun için hükümete yumuşak" dedikodusunu fısıltı gazetesi aracılığıyla yayanları da muhtemelen tespit etmiş durumda Genelkurmay Başkanı, ama isim açıklamıyor...
"Yön verme" kaygısı yok
Orgeneral Özkök, basın toplantısında, bazı çevrelerdeki beklentilerin aksine ne siyasete yön vermeye çalıştı ne de Kıbrıs konusunda hükümeti eleştiren, süreci olumlu ya da olumsuz etkileyebilecek bir ima veya görüş ifade etti. Özenle kaçındı bundan. Yani Denktaş'ın ve Türkiye'deki bazı siyasilerin yürütmeye çalıştıklan "hayır" kampanyasına destek olabilecek bir ifade beyanında bulunmadı.
Referandumda evet denmesinin mi Türkiye ve Kıbrıs Türkleri'nin yararına olacağı, hayır denmesinin mi daha iyi olacağı yönündeki ısrarlı sorular karşısında bile Orgeneral Özkök, planın olumlu ve olumsuz bazı yönleri olduğunu belirttikten sonra "Bizim evet veya hayır dememiz uygun olmaz. Kıbrıs Türk halkının ve TBMM'nin en doğru kararı vereceğine olan inancımız tamdır" demekle yetindi.
Referandum konusunda "Bizim 'evet' veya 'hayır' dememiz doğru olmaz" diyor Özkök. Ancak konuşmasının bütünü ve sorulara verdiği yanıtların satır aralarına bakılırsa sanki evet eğilimi ağır basıyor...
'Hayır'cıların beklediği yanıtı vermedi
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün basın toplantısındaki üslup ve açıklamaları, demokratik cumhuriyette Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) yeri ve konumunu net biçimde tarif ediyor
Haberin Devamı