Güven krizi aşılamıyor...

Haberin Devamı

Türkiye, asker-sivil ilişkileri bakımından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü adeta tekzip edercesine en ağır güven krizlerinden birini yaşıyor.

Çok değil yaklaşık 40 gün önce yaptığı Şam gezisinde gazetecilerle “tarihi fırsat” üzerine sohbet ederken şunları söylemişti özetle Cumhurbaşkanı:

“Sivil-asker düne kadar farklı düşünen, farklı konuşan devlet kurumları bugün aynı noktada. Düne kadar sivil veya asker bir kanadın yapmaya çalıştığını diğeri bozuyordu. Bugün ise tam bir koordinasyon ve görüş birliği içinde devlet kurumları...”

Cumhurbaşkanı Gül’ün bu sözleri hala hafızalardaki tazeliğini koruyor ama hayat bu sözlerin geçerliliğini çoktan kaldırmış durumda.

Bugün asker-sivil aynı mı düşünüyor? Hayır...

Aynı düşünmek, uyum ve mutabakat bir yana iki tarafın birbirine 180 derece zıt noktalarda olduğu Başbakan’a göre “belge”, Genelkurmay Başkanı’na göre “kağıt parçası” üzerinde süren tartışmalarda açıkça görülüyor.

Belli ki, Başbakan askere, asker de Başbakan’a güven duymuyor.

Ülkede sert rüzgarlar, derin tartışmalar yaratan “İrtica Belgesi” ortaya çıkar çıkmaz Genelkurmay Askeri Savcılığı soruşturma başlatıyor. Genelkurmay Başkanı Başbakan’la konuyu görüşüyor, kamuoyu bilgilendiriliyor. Askeri savcılık soruşturması sonucu geçen hafta açıklanıyor, “Bu belge, altında imzası bulunan Albay Çiçek tarafından ve Genelkurmay’da hazırlanmadı” deniyor. Yani Genelkurmay’a göre belge düzmece. O nedenle de Orgeneral Başbuğ geçen hafta Cuma günü düzenlediği basın toplantısında belge için kağıt parçası nitelemesinde bulunuyor. Bu tür düzmece belgelerle TSK’ya yönelik olarak örgütlü biçimde asimetrik bir psikolojik savaş yürütüldüğünden yakınıyor. Son dönemde defalarca söylediği şu teminatı da yeniden kayda geçiriyor Orgeneral İlker Başbuğ:

“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin demokrasi ve hukuka bağlılığı tamdır, bundan kimsenin kuşkusu olmasın, demokrasi ve hukuk dışına çıkan hiç bir personel TSK’da barınamaz...”

Yani, “Genelkurmay Başkanı, darbe yapmaz, darbe heveslilerini de içinde barındırmaz” diyor.

Başbakan inanıyor mu?

Hayır inanmıyor.

Başbakan ve AKP çevrelerindeki hakim kanaat veya kamuoyuna yaymaya çalışılan kanaat şu:

“Bugün Türkiye için en ciddi tehdit, yakın tehlike darbedir. Buna karşı herkesin mücadeleye hazır olması, ’demokrasiden yanayım’diyen herkesin bu mücadeleye katılması gerekir...”

Yani siyasi iktidara göre “darbe”, bugün Türkiye’nin bir numaralı iç tehdidi.

Askerin tehdit değerlendirmesinde ise durum çok farklı. Altında Başbakan Erdoğan’ın da imzası bulunan ve Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlükte bulunan Milli Güvenlik siyaset Belgesi’nde ise iki temel iç tehdit var: İrtica ve bölücülük. Asker buna inanıyor ama açıkça söylenmese de siyasi iktidara göre, darbe tehdidi daha ön plana geçmiş durumda.

Bu mesele bu görüş ayrılıkları ve tartışmalar dünkü Erdoğan-Başbuğ görüşmesinde muhtemelen değerlendirildi. Ama asıl değerlendirme zemini bugün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başkanlığında yapılacak olan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı olacak.

Bugünkü toplantı önemli. Bu toplantıda hükümet de askerler de ellerindeki her türlü bilgi ve belgeyi masaya koyacaklar. Ama acaba taraflar birbirini ikna edebilecekler mi? İrtica belgesi üzerinden yürütülen darbe tartışmalarına nokta konulabilecek, Orgeneral Başbuğ’un yakındığı TSK’ya karşı medya üzerinden yürütülen örgütlü psikolojik savaş durdurulabilecek mi?

Yok denilen hükümet asker gerilimi acaba son bulacak mı?

Zayıf ihtimal...

DİĞER YENİ YAZILAR