Gül yeni anayasa için temel çerçeveyi çizdi...

Haberin Devamı

Meclis’te dün yapılan tören aslında yeni yasama yılının başlangıcı içindi. Fakat 12 Haziran’da oluşan yeni Meclis ilk defa dün BDP’lilerin de yemin etmesiyle tam olarak toplanabildi.

Aslında hala eksiği var. Hala 12 Haziran’da seçilen 8 milletvekili Ergenekon ve KCK davaları nedeniyle tutuklu oldukları için cezaevlerinde.

Bu durum Meclis’in, siyasetin, hukuk ve demokrasinin önemli bir sorunu olmaya devam ediyor.

Buna rağmen dün, yeni yasama dönemi, Haziran döneminin aksine, gerginliklerden uzak, uzlaşı havasının ön planda olduğu büyük umutlarla başladı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açış konuşması önemliydi. Bütün siyasi partilere, kurumlara ve topluma çok önemli mesajlar var konuşmada.

Sıradan bir protokol konuşması yapmadı Cumhurbaşkanı. Aksine yeni anayasanın nasıl yapılması ve nasıl olması gerektiğinden, terör ve terörle mücadeleye, ekonomiden dış politikaya kadar ülke gündeminin ön sıralarında olan hemen her konuda altının çizilmesi gereken mesajlar verdi.

Örneğin yeni anayasa...

Yeni anayasa yapmanın olmazsa olmaz koşulunun, siyasal ve toplumsal uzlaşma olduğuna dikkati çekti Cumhurbaşkanı Gül. Bu konuda çizdiği temel çerçeve şöyle özetlenebilir:

- Yeni anayasa hiçbir özel fikrin, partinin, ideolojinin ve doktrinin mührünü taşımamalıdır.

-Özgürlükçü bir zihniyetle hazırlanmalıdır.

- Cumhuriyetimizin temel niteliklerinden taviz vermeyen bir anayasa olmalıdır.

Meclis, Başbakan Erdoğan’ın da daha önce dile getirdiği gibi yeni anayasa konusunda hızlı bir çalışma temposu içine girip 9 ayda yeni anayasayı yapabilir mi?

Teorik olarak yapabilir. Çünkü ilk gün konuşmalarına bakıldığında, “özgürlükçü yeni anayasa” bütün siyasi parti liderlerinin ve sözcülerinin birleştikleri ortak nokta.

Temelde bir ayrılık yok. AKP, CHP, MHP ve BDP bütün siyasi partilerin ortak hedefi ve talebi bu.

Ve Kürt meselesi de dahil olmak üzere ülkenin yaşadığı bütün temel sorunların çözümü yeni anayasaya bağlanıyor.

Fakat iş ayrıntılara geldiğinde acaba partiler arasındaki bu görüş ve anlayış birliği sürdürülebilecek mi?

Çok kolay değil.

Örneğin Kürt meselesinin yeni anayasa ile çözümü nasıl olacak? Cumhuriyetin temel nitelikleri, kuruluş felsefesinin dayandığı temel olan “Tek devlet, tek millet” anlayışı korunarak BDP’nin talepleri nasıl karşılanacak?

Demokratik özerklik talebi, “devletin birliği” anlayışını zedelemeden yerel yönetimlere kısmi özerklik verilerek karşılanabilecek mi?

Aynı şekilde vatandaşlık tarifi ve “anadilde eğitim” talebi “tek millet” anlayışı zedelenmeksizin çözüme kavuşturulabilecek mi?

Kolay değil. Eğer partilerarası müzakerelere bu kritik konularla başlanırsa projenin daha başından çıkmaza girmesi ihtimali çok yüksek.

Fakat, öncelik bütün partilerin üzerinde anlaşabilecekleri temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi noktasına verilir, kritik maddeler en sona bırakılırsa belki.

Yine Cumhurbaşkanı Gül’ün dün söylediği yeni anayasanın “özgürlükçü ve esnek karaktere” sahip olması vurgusu dikkate alınırsa, kritik maddelerde uygulanacak “esneklik” formülü uzlaşmayı ve çözümü kolaylaştırabilir.

Bu arada önemli bir nokta da tutuklu milletvekilleri sorunu. Bu sorunun aşılmasında iktidar partisinin yaklaşımı, girişimleri büyük önem taşıyor. İktidar-muhalefet ilişkilerinin geleceği bakımından AKP’nin bu konuda çözüme dönük girişimleri, bir anlamda geleceğe dönük uzlaşılar için güven artırıcı adımlar niteliğinde olacak gibi.

DİĞER YENİ YAZILAR