Gül yargı kavgasına müdahale edecek mi?

Haberin Devamı

Ankara’da gündem neredeyse hemen her gün siyaset ağırlıklı. Ama özellikle salı günleri siyasetin ağırlığı doğal olarak artıyor. Genel başkanlar partilerinin grup toplantılarında karşılıklı atışıyor.

Geçen haftanın temel konusu türbandı. Bu hafta ise önceki gün HSYK (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu)’ndaki toplu istifa üzerine yaşanan yüksek yargı depremi oldu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yaşanan durumu “devlet krizi” diye tanımlarken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Başbakan’ın yargıyı, devleti ele geçirme projesi” diye nitelendirdi.

Dün iki muhalefet lideri de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e çağrı yaptı. İkisinin de talebi, iktidarın yüksek yargıya yönelik “kendine uygun yeniden yapılandırma” girişimlerinin frenlenmesi.

Devlet Bahçeli, “AKP’nin kendi yargısını tanzim etme süreci başlattığını” ve sorunun bundan kaynaklandığını iddia ediyor.

“Tehlike had safhaya ulaşmıştır” diyor ve ekliyor Bahçeli:
“Sayın Cumhurbaşkanı mutlaka ve bir an önce devreye girmeli ve konunun muhteviyatı devlet krizine dönüşmeden, kurumların ahenkli çalışmasını sağlayıcı girişimlerde bulunmalıdır. Aksi takdirde yargıdaki başka istifalar, çekilmeler ve öfkeyle karışık atılacak yanlış adımlar çok ciddi sonuçlara yol açabilecektir...”
Yani kuvvetler çatışması. Bu tehlikeye işaret ediyor MHP Lideri.

Fakat bu çatışma zaman zaman düşük, zaman zaman da yüksek yoğunluklu biçimde öteden beri zaten devam ediyor.
İktidarın gerçekleştirdiği son anayasa değişikliğinin temel gerekçesi de buydu aslında. HSYK ve Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yapılandırılması...

12 Eylül referandumundan çıkan yüzde 58 oranındaki “evet”le iktidar, kendi açısından sorunun çözümü konusunda önemli bir mesafe zaten aldı.

Şimdi HSYK’daki istifalar bir anlamda bu yeni durumun iktidarın hedefine bir adım daha yaklaşmasının sonucu. 8 yıldan beri hem Anayasa Mahkemesi ile hem de HSYK ile sorun yaşayan iktidar, artık daha rahat.

Anayasa Mahkemesi’nin ve HSYK’nın yeniden yapılandırılmasında ciddi oranda söz sahibi olabilecek konumda.

Anayasa Mahkemesi konusunda geçen hafta Meclis’te yapılan üye seçimi AKP için kritik önemdeydi. Hukuksal tartışma ve şikayetler devam edilİyor olsa da AKP istediğini aldı.
CHP bu seçime itiraz ediyor, “hukuki değil” diyor. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, o nedenle Cumhurbaşkanı Gül’e çağrıda bulunuyor: “Müdahale edin, bu seçimi onaylamayın” diyor.

Ve bu noktada çok kritik bir cümlesi var Kılıçdaroğlu’nun:
“Herkesin, 70 milyonun cumhurbaşkanı olmak istiyorsa, her kesimin duyarlılıklarını dikkate almalıdır...”

Cumhurbaşkanı Gül, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin çağrılarını dikkate alıp yüksek yargıdaki çekişmeye müdahil olur mu?
Çok ama çok zayıf ihtimal...

Çatışmalardan Erdoğan kârlı çıkıyor

Başbakan Tayyip Erdoğan, muhalefetin itirazlarını ciddiye alıp yanıt bile vermiyor. Ama fırsatını bulduğunda yüksek yargıya yüklenmeyi ihmal etmiyor. Yüksek yargıyı halka şikayet ediyor. Yüksek yargıyı, “hükümetin elini kolunu bağlamakla, siyaset yapmakla” suçluyor.
Dün de istifa eden HSYK üyelerine çok ağır eleştiriler yöneltti Erdoğan.

Başbakan ve iktidar partisi, devlet kurumları ile çatışmadan her zaman ve her halukarda siyaseten karlı çıkıyor. İktidarda sisteme muhalif görüntü seçmen nezdinde prim yapıyor. Erdoğan’ın yüksek yargıya yönelik şikayetleri “yargı bağımsızlığı” tartışmalarının önüne geçiyor.

Bu tür kavgalarda kazanan hep Erdoğan oluyor. Hem iktidar olup hem de sistemin düne kadar dokunulmaz sanılan köklü temel kurumları ile çatışma, Erdoğan’ın seçmen tabanı nezdindeki prestijini yükseltiyor.

DİĞER YENİ YAZILAR