Gül gerilimi nasıl yumuşatacak?

Haberin Devamı

Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adaylığı üzerine üç haftadan beri devam eden havanda su dövme faaliyeti nihayet dün Gül’ün TBMM Başkanlığı’na verdiği adaylık dilekçesi ile sona erdi.

Aslında Gül, başından itibaren kararlı bir tutum sergiledi ve tepkilere, telkin ve çağrılara kulağını kapayıp doğru bildiği yolda ilerledi. Başbakan Erdoğan da kamuoyuna “yakın çevre”den pompalanan bazı “birinci el” haber ve dedikoduların aksine, ne muhalefetle uzlaşma arayışına girdi ne de tereddüt gösterdi; tüm gücüyle Gül’ün arkasında durdu.

Gül, muhtemelen 28 Ağustos günü yapılacak olan üçüncü tur oylamada Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı seçilecek. Belki de aynı gün yemin edip Çankaya Köşkü’ne çıkacak ve görevi Sezer’den devralacak.

Gül’ün, dün adaylık başvurusunu yaptıktan sonra düzenlediği basın toplantısında söyledikleri de son derece ilginçti. Sanki seçilmiş de Meclis Genel Kurulu’nda teşekkür konuşması yapıyor, nasıl bir cumhurbaşkanı olacağını, Çankaya’da neler yapmayı planladığını, Anayasa’yı ve laiklik ilkesini nasıl kararlılıkla koruyacağını anlattı Gül. Böylelikle kaygı duyan toplum kesimlerine, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere devlet kurumlarına “rahat olun” mesajı verdi.

Tereddütleri, kaygıları bugünden yarına giderebilmenin kolay olmadığını elbette Gül de biliyor Erdoğan da. Onun için de Gül adaylığını üç hafta önce açıklamış olmasına karşın Erdoğan sessiz kaldı, net bir tutum belirtmedi ve bir anlamda spekülasyonların önünü açtı.

Böylelikle, muhtemelen değişik toplum kesimlerinden, sivil toplum kuruluşlarından ve en önemlisi de devlet kurumlarından gelebilecek tepkileri görmek istediler.

Şu anda en yüksek tepki CHP’den geliyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Abdullah Gül’ün görüşme teklifini bile kabul etmiyor. Muhtemelen oylamalara da katılmayacaklar. Ancak durum bu kez çok farklı. Nisan ayında CHP oylamalara katılmayarak seçim sürecini tıkayabilmiş ve Gül’ün seçilmesini engellemişti. Şimdi ise 98 milletvekili ile katılıp katılmaması seçim açısından pek bir önem taşımıyor.

Fakat öyle anlaşılıyor ki CHP’nin muhalefeti seçimden sonra da devam edecek, Gül’ün cumhurbaşkanlığını kolay kolay içine sindiremeyecek. Bunu da değişik protesto ve boykot yöntemleriyle göstermeye çalışacak.

ASKER NE YAPACAK?

AKP kurmayları bunu görüyor. Kamuoyunun bazı kesimlerinden de tepkiler gelebileceğini varsayılıyor. Ama bunlar çok da önemsenmiyor. Konuştuğumuz bir AKP’li aynen şunları söylüyor:

“Rahmetli Turgut Özal’a da yapmadığını bırakmamıştı SHP ve DYP. Sonuçta ne oldu, Özal’ın dediği gibi bir süre sonra alıştılar...”

CHP’nin alışıp alışamayacağı da çok önemli değil AKP için. Asıl önemlisi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tutumu. 12 Nisan açıklaması ve 27 Nisan bildirisinin ardından askerin Gül’ün cumhurbaşkanlığını nasıl karşılayacağı...

AKP seçimde yüzde 47 oy aldı diye asker Nisan ayında söylediğini, ortaya koyduğu tutumu değiştirecek değil elbette. Ama ne yapacak?

Tabii ki yeni bir bildiri veya sürece müdahale niteliğinde bir girişim beklenmiyor. TSK, Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinden mutluluk duymayacak belki ama kabullenecek. TSK açısından önümüzdeki dönemde en önemli sıkıntı, Bülent Arınç’ın Meclis Başkanlığı’nın ilk döneminde olduğu gibi yine türban olacak.

Belki de Cumhurbaşkanı olarak Abdullah Gül’ün vereceği 29 Ekim resepsiyonuna eşli davet gelmesi durumunda komutanlar gitmeyecek.

AKP’lilere göre başlangıçta ufak tefek bazı gerilimler olsa da Gül zaman içinde devlet kurumları ile arasındaki güven bunalımını yumuşatacak. Ve zaman içinde hem bazı toplum kesimlerindeki kaygıları, hem de başta asker olmak üzere kurumlardaki kaygıları giderecek önemli açılımlar gerçekleştirebilecek.

Belki bugün için zor görünüyor ama neden olmasın?

DİĞER YENİ YAZILAR