Gül’e itirazın temelinde türban var

Haberin Devamı

CHP dahil hiç kimse açıkça dile getirmiyor ama bugün Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığına yönelik itirazların temelinde türban sorunu, türbanın devletin zirvesine, Çankaya’ya taşınması yatıyor.

CHP’nin dile getirdiği başka gerekçeler var...

Gül’ün Milli Görüş kökeninden geliyor olması, cumhuriyetin kuruluş felsefesini içine sindirip sindiremediği, geçmişte yaptığı bazı konuşmalar, kaleme aldığı bazı makaleler...

Aslında bunların hemen hepsi teferruattan, lafı dolaştırmaktan ibaret.

Abdullah Gül bu ülkede Başbakanlık yaptı. O zaman niye kimse itiraz etmedi? Niye “hayır sen Milli Görüş kökeninden geliyorsun, cumhuriyetin kuruluş felsefesini hazmetmemişsin, şu tür yazılara imza atmışsın” deyip itiraz etmedi? Niye Dışişleri gibi son derece kritik bir bakanlık Gül’e emanet edilirken kimsenin aklına bu sakıncalar gelmedi?

Gelmedi çünkü o makamlarda bir sakınca görülmedi. Ne asker sesini çıkardı ne de muhalefet itiraz etti.

Çünkü bu gerekçeler temel bir sakınca olarak görülmedi veya görülse de fazlaca önemsenmedi.

Fakat şimdi durum çok farklı.

İki nedenle çok farklı. Birincisi Abdullah Gül’ün en geç 28 Ağustos günü çıkacağı makam yani cumhurbaşkanlığı makamı devletin zirvesi. Gül bu makamda devleti ve milletin birliğini içte ve dışta temsil edecek.

Edemez mi, nitelikleri mi elvermez? Edebileceği, bu nitelikleri taşıdığı konusunda itiraz edenlerin dahi fazlaca bir kuşku taşıdığına ihtimal vermiyorum.

Ama ikinci ve çok hassas bir konu daha var; Türkiye’nin yeni first leydisi, Gül’ün eşi Hayrunnisa Gül hanımefendinin türbanı.

İşte sorunun esası da burada düğümlü.

Çünkü, Anayasa Mahkemesi’nin 1989/1 esas ve 1989/12 sayılı kararı ile türbanın “siyasal İslamın simgesi” olduğu anayasa hükmü niteliğinde bağlayıcı bir nitelik kazanmış ve kamusal alanda yasaklanmış. Üniversitelerde, kamu kurum ve kuruluşlarında, askeri tesislerde, garnizon ve orduevlerinde yasaklanmış. Hatta Sezer’in yorumu ile Çankaya Köşkü de kamusal alan sayılarak orada da yasaklanmış...

Ve bu yasak nedeniyle Gül’ün eşi üniversiteye girememiş. Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava açmış, Türkiye Cumhuriyeti ile mahkemelik olmuş...

Şimdi aynı Hayrunnisa Gül Türkiye Cumhuriyeti’nin bir numaralı hanımefendisi olarak Çankaya Köşkü’nün yeni sahibesi olacak, devletin zirvesinde türbanıyla görüntü verecek.

İşte hazmedilemeyen bu.

Başta asker olmak üzere devlet kurumlarının ve hatta çok farklı gerekçeler ileri sürse de CHP’nin de itirazının temelinde bu sorun yatıyor.

Bu itirazı üç gün önce Hürriyet’ten Fatih Çekirge’ye demeç veren bir yıl önce emekli olan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök dile getirdi:

“Bizim (Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kastediyor) kimsenin başörtüsüyle bir sorunumuz olamaz. Ama onun siyasallaştırılmış halinin devletle bu şekilde ilişkilendirilmesi hatalı olur. Uygun olmaz. Doğru olmaz... Çünkü, o makam bütün Türkiye’nin dünyaya temsil edildiği bir makamdır... Bu şekilde siyasallaştırılmış bir görüntüyle çok yanlış olur.”

Anayasa Mahkemesi kararlarına göre de, “siyasal İslamın simgesi” kabul edilen türbanın Çankaya’ya çıkmasının yine Anayasa Mahkemesi kararlarına göre, cumhuriyetin temel ilkelerinin “en temel olanı” sayılan laiklik ilkesinin çok derin, onulmaz bir yara alacağı kaygısı hakim.

GÜL’ÜN YAKLAŞIMI

Abdullah Gül ise “bu kaygıları gidereceğim” diyor dün Odalar Birliği çıkışında gazetecilerin türban sıkıntısı ile ilgili sorusu üzerine ve ekliyor:

“Giyim kuşam da Anayasa’daki bireysel hak ve özgürlükler kapsamında güvence altına alınmıştır. Ayrıca cumhurbaşkanı seçilecek olan eşim değildir. Ben seçileceğim. Benim bu kadar yıllık devlet tecrübem var. Yeri geldiğinde nasıl davranılacağını bilirim.”

Gül işadamlarıyla yaptığı kapalı toplantıda asker gerginliği ile ilgili kaygıların hatırlatılması üzerine kesin teminat veriyor. “Merak etmeyin hiçbir gerilim olmayacak” diyor.

Acaba olmayacak mı?

Olacak. Ve olacağını Gül de biliyor ama bunları krize dönüşmeden aşabileceğini umuyor.

Zor da gözükse belki aşılabilir. Ama bunun için Türkiye’nin tüm toplumla ve devlet kurumları ile tam bir uzlaşma sağlanarak kamusal alan ve türban meselesini çözüme kavuşturması gerekiyor. Dahası türbanın siyasal İslamın simgesi olup olmadığının açıklığa kavuşturulması da...

DİĞER YENİ YAZILAR