Gül’den Ermenistan’a koşullu işbirliği çağrısı

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün Bakü’de Azerbaycan Parlamentosu’nda konuşurken Türkiye-Azerbaycan kardeşliğini, ikili siyasi ve ekonomik ilişkilerin daha üst seviyelere çıkarılması gerektiğini vurguladı. Bundan sonra iki ülke arasındaki üst düzey ilişkilerin daha da sıkılaştırılacağı mesajını verdi.

Bu mesajlar aslında Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanlarının Bakü ve Ankara’da daha önce de sıkça dile getirdikleri sözlerden pek farklı değildi.

Cumhurbaşkanı Gül’ün Azerbaycan Parlamentosu’ndan Ermenistan’a gönderdiği mesaj daha önemli ve daha çarpıcıydı dün.

Gül, Bakü’den Ermenistan’a adeta zeytin dalı uzattı. Ama koşullu. “Gelin aramızdaki sorunları barışçı biçimde çözümleyelim. Düşmanlığı bir tarafa bırakırsanız Güney Kafkasya’da yürütülen refah projelerinden siz de pay alabilirsiniz” demeye getirdi.

Ermenistan’ın “refah projeleri”ne ortak olabilmesi, bunlardan pay alabilmesi için iki koşulu yerine getirmesi gerekiyor.

“Azeri Türkleri’nin canı yandığında bizim de canımız yanar” diyen Cumhurbaşkanı Gül’ün Ermenistan’ın yerine getirmesini istediği birinci koşul şu:

“Karabağ’da işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesi ve işgal nedeniyle göçmen durumuna düşen 1 milyon Azeri’nin yeniden evlerine yurtlarına dönebilmesi...”

Aslında Azerbaycan’ın da barış için yıllardan beri istediği bu. Gül daha sonra gazetecilerle sohbeti sırasında bu sorunla ilgili görüşlerini biraz daha açtı:

“Bizim Ermenistan’a karşı içimize sinmiş kin ve düşmanlık duygularımız yok. Bugünkü durumdan mutlu da değiliz. Biz bu bölgedeki bir büyük devlet olarak komşularımızın da zengin ve müreffeh olmasını istiyoruz. Ama ortada bir gerçek var; önce bölgede güven ve istikrarın sağlanması gerekiyor. Karabağ sorununun barışçı biçimde çözümü gerekiyor. Bunun için biz iki tarafı da teşvik ediyoruz. Çözüm çağrımız sadece Ermenistan’a değil, bu çağrı ABD’ye de başta Rusya olmak üzere Minsk Grubu’na da...

Nasıl dünyanın diğer bölgelerindeki krizler çözülsün diye olağanüstü çaba harcanıyorsa Karabağ meselesinin çözümü için de aynı şekilde hareket edilmesi gerekir...”

Gül’ün Parlamento’daki konuşmasında işbirliği için koyduğu ikinci koşul da Ermenistan’ın Türkiye’ye yönelik hasmane tutumdan, sözde soykırım iddialarını başka ülkelerin parlamentolarına taşıma gayretlerinden vazgeçmesi...

Cumhurbaşkanı Gül’ün Bakü’deki konuşmasının Ermenistan’la ilgili bölümü özetle şöyle:

“Türkiye, Ermenistan’ı 1991 yılında tanıdı ve kıyıdaş olmamasına rağmen Karadeniz Ekonomik İşbirliği’ne ortak etti. Fakat Ermenistan’la bugünkü ilişkimizden ben de memnun değilim. Bu durumdan Türkiye sorumlu değil. İlişkilerin bozuk olmasının sebebi Ermenistan’ın Türkiye’ye karşı hasmane bir tutum sergilemesi ve Karabağ’da Azerbaycan topraklarını işgal etmiş olmasıdır. Biz ilişkileri normalleştirebilmek için tarihçilerden oluşan ortak bir komisyon kurulmasını ve bu komisyonun 1915 olayları ile ilgili iddiaları incelemesini önerdik, bu önerimizi de kabul etmediler. Ermenistan 1915 olaylarını başka ülkelerin parlamentolarında takip etmeyi ve dolayısıyla Türkiye’ye karşı hasmane tutumunu sürdürdüğü müddetçe ilişkilerimizde düzelme olmaz. Halbuki bu tutumunu değiştirse, işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilse barış içinde işbirliğine girse, kendileri kazançlı çıkarlar. Örneğin Güney Kafkasya’daki refah projelerine katılsalar çok daha iyi olur.”

Gül’ün Ermenistan’a önerdiği imkan az değil aslında. Birinci hatta şansını kaybetti ama Türkiye-Azerbaycan- Gürcistan ve diğer orta Asya Cumhuriyetleri’nin işbirliği ile önümüzdeki dönemde gündeme gelecek yeni petrol ve doğal gaz boru hattı projelerinin ekonomik olanaklarına ortak olabilir. Yeni İpek Yolu Projesi kapsamında başlatılan ve Çin’den Avrupa’ın en uç noktasına kadar uzanacak olan demiryolu projesi de şu anda Ermenistan’ı dışarıda tutuyor. Gül’ün “refah” projeleri diye adlandırdığı pek çok yeni ekonomik ve ticari işbirliği tasarısı şu anda gündemde.

Ve refah projelerinden, zenginlikten pay alabilmek Ermenistan yönetiminin tutumuna bağlı. Ya iki koşulu yerine getirecek, düşman değil, dost ve ortak olacak ya da refah projelerini, bölgede oluşan zenginliği uzaktan seyredecek...

DİĞER YENİ YAZILAR