Gidişat seçim ekonomisine doğru mu?

Çok değil bundan iki ay önce Başbakan Tayyip Erdoğan çok açık ve net bir taahhütte bulunmuştu:” Kesinlikle seçim ekonomisi uygulamayacağız, popülizm yapmayacağız. Mali disiplinden en ufak bir sapma olmayacak...

Haberin Devamı

Çok değil bundan iki ay önce Başbakan Tayyip Erdoğan çok açık ve net bir taahhütte bulunmuştu:” Kesinlikle seçim ekonomisi uygulamayacağız, popülizm yapmayacağız. Mali disiplinden en ufak bir sapma olmayacak...

Fakat özellikle son bir kaç haftalık dönemde atılan bazı adımlar, yapılan bazı açıklamalar Başbakan’ın bu taahhüdü ile çelişiyor. Şimdiye kadar gördüğümüz dört örnek olay var:

1. Başbakan Bayram tatili sırasında Lübnan’a yaptığı gezi dönüşünde gazetecilere elektrik dağıtım ihaleleri ile ilgili sürpriz bir açıklama yapıyor. Önümüzdeki aylarda sonuçlanacağı beklenen elektrik dağıtımıyla ilgili özelleştirme ihalelerinin seçim sonrasına ertelendiğini bildiriyor Erdoğan. Gerekçesi de ilginç: “Bu ihaleleri şimdi yaparsak özel sektör zam yapar, vatandaş da bunu bizden bilir...”

2. TOKİ (Toplu Konut İdaresi) Başkanlığı dar gelirli vatandaşlara sattığı konutların 2007 yılına ilişkin taksit artış oranını yüzde 8.38 olarak ilan ediyor. Enflasyon oranı düşünüldüğünde makul sayılabilecek bir oran. Ancak Başbakan müdahale ediyor. Dar gelirli vatandaşı korumak adına TOKİ Başkanı’na verdiği talimatla bu oranı yarı yarıya düşürerek 4.88’e indirtiyor.

3. Bakanlar Kurulu hafta başındaki toplantısında kamuda geçici işçi statüsünde çalışanlarla ilgili önemli bir karar alıyor. Hükümet, 148 bini mahalli idarelerde, 26 bini KİT’lerde, 36 bini de merkezi idarede geçici statüyle (yani yılda 3 veya 5 ay çalışıp o kadar aylık alarak) çalışan toplam 215 bin işçiyi daimi kadroya geçirme kararı alıyor. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in açıklamalarına göre maliyeti de yaklaşık 650 milyon YTL.

4. Sosyal Güvenlik Reformu: Yasanın bazı kritik maddelerinin Anayasa Mahkemesi’nce iptali hükümeti müthiş rahatlattı. IMF ve Dünya Bankası’na söz verildiği için seçime bir yıl kala çıkarılmak zorunda kalınan bu kritik yasa, ekonomik reform programının bütünlüğü bakımından son derece önemliydi. Ancak, bazı maddeleri toplumun geniş kesimlerinin tepkisini çekiyordu. En kritik madde de emekli olduktan sonra serbest çalışanlardan asgari ücretin yüzde 33’ü tutarında sosyal güvenlik primi kesintisi yapılacak olmasıydı. Bu durumda yüzbinlerce seçmen vardı ve hükümet bu seçmenlerin tepkisini nasıl göğüsleyeceğini düşünüyordu. Anayasa Mahkemesi imdada yetişti. Önce yasanın uygulaması 1 Temmuz 2007’ye kadar tümüyle durduruldu. Şimdi de Devlet Bakanı Ali Babacan ikinci bir ertelemenin de yolda olduğu müjdesini verdi. Sosyal Güvenlik Reformu da tümüyle seçim sonrasına kalacak...

Hükümete sorarsanız bunlar seçim ekonomisi uygulaması değil. Popülizm hiç değil. Olabilir; bu nedenle belki kamu maliyesinde çok ciddi bozulmalar olmayacak.

Ancak acaba iş bunlarla kalacak mı?

İhtimaldir ki asıl uygulama bahar aylarından sonra, cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra görülecek. O seçimin yaratabileceği gerilim ortamının da etkisiyle hükümet çok daha ciddi adımlar atabilir. Örneğin, kamu kesiminde 300 bin civarında işçinin toplu sözleşmeleri gündeme gelecek. Acaba hükümet öngörülen gelir politikası ile uyumlu biçimde yüzde 7-8’lik ücret zammında direnebilecek mi?

Hububat başta olmak üzere tarımsal destekleme alımları başlayacak. Taban fiyatlar hangi düzeyde arttırılacak dersiniz? Ya da geçen yıl küstürülen fındık üreticisinin gönlünü almak için acaba bir formül düşünmeyecek mi hükümet?

Soruları uzatmak mümkün...

DİĞER YENİ YAZILAR