Genelkurmayın açıklaması hükümeti rahatlattı...

Türk Silahlı Kuvvetleri, en alt düzeydeki subayından en yüksek komutanına kadar büyük tepki ve infial duydu iddianame olayına. Kızgınlığın büyük bölümü savcıdan çok hükümete, siyasi iktidara yönelikti...

Haberin Devamı

Türk Silahlı Kuvvetleri, en alt düzeydeki subayından en yüksek komutanına kadar büyük tepki ve infial duydu iddianame olayına. Kızgınlığın büyük bölümü savcıdan çok hükümete, siyasi iktidara yönelikti. Ancak iddianame geriliminde asıl sıkıntıyı hükümet yaşadı. Olayın tümüyle bilgisi ve kontrolü dışında geliştiğini söylese de hükümetin bunu anlatabilmesi, askeri ve kamuoyunu inandırabilmesi mümkün olmadı.

Herkesin aklına "siyasi komplo" ve komuta kademesindeki değişikliklerle ilgili senaryolar geldi. Savcının Kara Kuvvetleri Komutanı ile ilgili suçlamalan siyasi otoritenin bilgisi dışında yapmış olabileceğine pek ihtimal verilmedi.

Çünkü, hükümetin 30 Ağustos'a ilişkin niyetleri konusunda kamuoyunda çok önceden bazı kuşkular, haklı veya haksız bazı yargılar oluşmuştu. AKP'nin bazı etkin isimlerinin değişik zamanlarda Büyükamt aleyhine sarfettikleri bazı sözler, bazı haksız isnat ve ithamlar, Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığı yolunun kesilmesine dönük bir formül bulunabileceği yönünde yaptıkları spekülasyonlar hep gündemdeydi. Bunlar Genelkurmay'in da kulağına gidiyordu, Başbakan'ın da. Başbakan birkaç kez "Genelkurmay Başkanlığı değişiminin TSK'nın gelenek ve teamülleri dikkate alınarak yapılacağı" teminatını vermiş olmasına karşın aksi yöndeki spekülasyonlar hep canlı kaldı.

İşte iddianamenin deprem etkisi yaratmasının gerisinde de zaten bunlar yatıyor. TSK'daki infial de, hükümetin çektiği sıkıntı da bir yönüyle buradan kaynaklanıyor.

Şemdinli iddianamesinde Org. Büyükamt ve bazı komutanların çok ağır ithamlarla suçlanması, AKP'deki bazı unsurlan belki fazlasıyla mutlu etti. Ancak Başbakan ve arkadaşlarının canını fazlasıyla siktiği belli. İddianamedeki sürpriz Büyükamt bombasını Adalet Bakanı dahil hükümet Pazar günkü gazetelerden öğreniyor. Çiçek, iddianamenin tümünü Pazartesi sabahı temin edip okuyabiliyor.

Org. Büyükanıt ve üç komutanla ilgili isnat ve suçlamaların böyle, temelsiz bir biçimde iddianameye girmesine, kamuoyuna yansıtılmasına muhtemelen Adalet Bakanı'nın da, Başbakan'ın ve diğer etkili bakanların da fazlasıyla canı sıkılıyor. Ama yapabilecekleri bir şey yok. Savcı tetiği çekmiş bir kere. Yargıya müdahale izlenimi verebilecek bir açıklama da yapamıyorlar. TSK'daki reaksiyonun da farkındalar...

Tam bir açmaz durumu yaşıyor hükümet üç günden beri. Bir yanda yaşanan gerilim, askerin reaksiyonu, öte yanda yargı bağımsızlığı...
Durumu, gelişmeden duyduğu üzüntüyü Pazartesi günü Org. Hilmi Özkök'e de aktarıyor Başbakan. Sorunun demokrasi, hukuk ve yargı bağımsızlığı çerçevesinde aşılabileceği noktasında mutabakata varıyorlar.

Adalet Bakanı Çiçek, ilk iş olarak savcının özgeçmişi ve siciliyle İlgili bir ön araştırma yaptırıyor. Ardından da önceki gün iki müfettişi Van'a göndererek inceleme başlatıyor.

Gerçekten de eğer yargı bağımsızlığı esas ise hükümetin, Adalet Bakanlığı'nın bunun ötesinde yapabileceği bir şey yok.

Genelkurmay'in beklenen açıklaması da dün öğle saatlerinde geliyor. Oldukça soğukkanlı, olayı kendi özelinde tutan, boyutlarını genişletmeyen, bir hayli yumuşak bir açıklama.

Açıklamayla hükümetin çektiği sıkıntı bir nebze hafifliyor. Gerilimin düşmekte olduğu umutlan da pekişiyor.

DİĞER YENİ YAZILAR