Son günlerde hem siyasi kulislerde hem de ekonomi kulislerinde erken seçim senaryoları konuşuluyor.
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2005 yılı ilkbahar aylarında alacağı sürpriz bir kararla ülkeyi erken genel seçime götüreceği iddialarından sıkça söz ediliyor.
Erken seçim senaryosu üç temele dayandırılıyor: Birincisi 2007'de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi. İkincisi AB'den bu yıl sonunda çıkması muhtemel müzakere takvimi. Üçüncüsü de enflasyonun tek haneye inmesi ve ekonomide hissedilir iyileşme...
Senaryonun siyasi tarafındaki en hassas konu kuşkusuz Ahmet Necdet Sezer'in görev süresinin dolmasıyla birlikte 2007 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi. Bunun için Erdoğan'ın kendisini en kuvvetli hissettiği bir dönemde baskın seçim yaparak anayasa değişikliğini rahatça gerçekleştirebileceği, güçlü ve sağlam bir Meclis çoğunluğu elde etmeyi hedefleyeceğine kuşku yok.
Çünkü Erdoğan'ın kafasında cumhurbaşkanlığı seçiminden önce anayasa değişikliğine giderek yarı başkanlık sistemine geçmek ve ardından da devlet başkanı olmak planlarının yattığı öne sürülüyor. Ve bunun için de ideal seçim döneminin 2005 ilkbaharı olacağı varsayılıyor.
Senaryoya göre, orta vadede AKP'nin kendisine tehdit olarak gördüğü DYP ve MHP 2005 ilkbaharına kadar toparlanamayacak. AKP iktidan ise yıpranma sürecine girmeyecek, aksine, en güçlü döneminde olacak.
Ana muhalefet partisi CHP ise bugün yaşadığı iç sorunlarını çözemeyecek, sosyal demokrat kesimde yeni parti kurulsa bile o zamana kadar örgütlenmesini gerçekleştirip iktidar alternatifi konumuna gelemeyecek. Dolayısıyla siyasi konjonktür ve koşullar tümüyle AKP'nin lehine olacak.
Ekonomide bahar havası
Ayrıca bu yıl sonunda Avrupa Birliği'nden 2005 yılı ilkbaharında veya en geç yıl ortasında tam üyelik
müzakerelerine başlanması yönünde tarih alınabileceğine de kesin gözüyle bakılıyor.
AB'den müzakere takviminin çıkmasıyla birlikte ekonominin rekor bir canlanma sürecine gireceği öngörülüyor. AB fonlarının akmaya başlayacağı ama bundan daha da önemlisi, Türkiye'ye doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının hızlanacağı varsayılıyor.
Bu durumda şu anda zaten tek haneye inmiş olan enflasyonun iyice kontrol altına alınacağı, ekonomik büyümeyle yatınm artışına paralel olarak işsizliğin azalacağı, toplumsal refahın artacağı ve ekonomideki genel iyileşmenin kitlelerin günlük yaşamına yansımaya, seçmen tarafından hissedilmeye başlayacağı öngörülüyor.
Şartların bu kadar elverişli olacağı konjonktürde hükümet, işçi, memur ve emekli aylıklarına yılbaşında yüksek oranlı zamlar yaparak, çiftçi ve esnaf kesimine verilen destekleri artıracak.
Ardından da erken seçim kararı alacak...
Son 30 yılda hiçbir siyasi iktidarın yenmeyi başaramadığı enflasyon canavarını tarihe gömmüş, yıllık fiyat artış oranını yüzde 10'un altına indirmiş, durma noktasına gelen kamu yatırım hamlesini yeniden harekete geçirmeyi başarmış, işçi, memur, emekli, esnaf, çiftçi ve diğer dar gelirli kesimlerin gelir ve refah düzeylerini artırıcı yönde kararlara imza atmış, demokratikleşme reformlarını büyük ölçüde tamamlamış ve Avrupa Birliği rüzgânyla yelkenlerini şişirmiş bir iktidar olarak gönül rahatlığıyla halktan oy isteyecek ve daha güçlü biçimde yeniden iktidara geleceği konusunda inancı tam olarak seçime girecek.
Kulislerde konuşulan, tartışılan senaryonun özeti bu.
Ve ilginçtir, bugüne kadar hemen her türlü spekülasyona anında yanıt veren Başbakan Erdoğan bu senaryolar, erken seçim spekülasyonları konusunda sessiz kalmayı tercih ediyor.
Acaba gerçekten kafasında 2005 ilkbaharında baskın seçim planı mı var?
Elbette böyle bir ihtimal var. Ancak bu, zayıf bir ihtimal. Başbakan'ın ve AKP kurmaylarının kafasındaki erken seçim planının tarihi 2006 yılı ilkbahar veya sonbaharı...
Erken seçim senaryosu...
Son günlerde hem siyasi kulislerde hem de ekonomi kulislerinde erken seçim senaryoları konuşuluyor
Haberin Devamı