Hüsnü Mübarek’in çekileceği yönündeki iyimser beklentilerin boşa çıkmasıyla ülkedeki gerilimin dün itibariyle iyice tırmandığı, iç çatışma riskinin arttığı anlaşılıyor.
Doğal olarak günlerdir bütün dünyanın göze Mısır’da. Bölge ülkeleri, ABD, AB ve en önemlisi de İsrail diken üstünde.
Mısır’daki gelişmeler nasıl noktalanacak?
İlk net tavır Türkiye’den geldi. Başbakan Tayyip Erdoğan önceki gün partisinin Meclis Grup toplantısında yaptığı konuşmada Mısır’daki muhalefet hareketinin yanında net bir tavır ortaya koydu. “Halkın demokratik taleplerini dikkate al” çağrısı yaptı Mübarek’e.
Aslında bütün dünyada sonrasının ne olacağı pek kestirilemese de Hüsnü Mübarek’in çekileceği yönündeki iyimser beklentiler çok yüksekti. Ta ki önceki gün geceyarısına kadar.
Önceki gün geceyarısına doğru kriz süresince ilk kez TV’de gözüken Mısır diktatörü Hüsnü Mübarek, iyimser beklentileri boşa çıkardı.
Belli ki Mübarek zaman kazanmaya çalışıyor. En azından geçiş sürecinin kendi kontrolü altında yürümesini istiyor.
Bu durum ülkedeki gerilimi ve dün belirtileri görülmeye başlayan iç çatışma riskini arttırıyor.
Ve dün Başbakan Erdoğan ikinci bir açıklama daha yapıyor.
Mübarek’in açıklamalarının tatmin edici olmadığını, çekilmesi gerektiğini söylüyor.
Başbakan Erdoğan’ın Mısır konusunda aldığı bu net tutum, bölgede, yönetimler bakımından olmasa da diktatörlere karşı başkaldıran veya başkaldırı hazırlığındaki halklar nezdinde hiç kuşku yok ki itibar topluyor, saygı görüyor. Erdoğan’ın bölge halkları nezdinde zaten varolan popülaritesini daha da arttırıyor. Sadece o kadar da değil; içerde hemen her çıkışı, her icraatı muhalefet tarafından kıyasıya eleştirilip, kavga konusu haline getirilirken bu çıkış muhalefetten de alkış alıyor. ABD dahil batı dünyasında da hiç bir ülke, hiçbir lider açıkça Mübarek’in arkasında değil. Henüz AB’de de ABD yönetiminde de Erdoğan ve Türkiye’nin aldığı net tutum yok. Erdoğan’ın önceki gün Meclis Grup toplantısında yaptığı Mısır’la ilgili açıklamaları El Cezire ve BBC televizyonlarınca bütün dünyaya naklen yayınlandı. Bu çok önemli bir gelişme.
Erdoğan şimdi, tıpkı 2001 yılındaki birinci Körfez krizi sırasında Turgut Özal’ın oynadığı rolün bir benzerini oynuyor. Dünya sahnesinde ön plana çıkıyor. Türkiye bölgesel liderlik iddiasında çok önemli bir adım atıyor.
KARAYALÇIN NE DİYOR?
Türkiye’nin, daha doğrusu Tayyip Erdoğan’ın Mısır konusunda aldığı tutumu dün eski Dışişleri bakanlarından Murat Karayalçın ile konuştuk. Karayalçın Türkiye’nin izlediği politikayı genel olarak olumlu bulduğunu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bir süre önce açıkladığı “Türkiye’nin Ortadoğu’da düzen verici güç haline geldiği” iddiasını önemsediğini belirtiyor.
Fakat Başbakan Erdoğan’ın çağrısının Mısır’daki isyancılar başta olmak üzere bölge halkları üzerinde umulan olumlu etkiyi yaratmayabileceğini söylüyor. Nedinini de, Erdoğan’ın bu çıkışı ABD Başkanı Obama ile danışarak yapmış olmasına bağlıyor. Özetle şunu söylüyor Karayalçın: “Başbakan açıklamasında Türkiye’nin bu gelişmelere ABD yönetimiyle ortak anlayış çerçevesinde yaklaştığını ifade ediyor. Bu yanlıştır. Çünkü ayaklanan halklarda diktatörlere olduğu kadar, o diktatörlerin arkasında durduğuna inanılan ABD yönetimine karşı da öfke var. Onun için ben Erdoğan’ın konuşmasını olumlu bulmakla birlikte Ortadoğu’da ‘düzen kurucu’ nitelikte bir konuşma olarak görmedim...”
Karayalçın’ın görüşü özetle böyle. Ancak Erdoğan, özellikle dün yaptığı ikinci açıklama ile Mübarek’e “yaptığın açıklama yeterli değil, daha fazlasını yapmalısın”, yani “bir an önce çekilmelisin” diyerek ABD yönetiminden farklı olarak “muhalefet hareketinin yanında net bir tutum aldığı” açıkça ortaya çıkıyor. Bu tutum bile Türkiye’nin bölgede “düzen kurucu lider ülke” olma iddiasını pekiştirecektir.
Erdoğan’ın popülaritesi artıyor
Haberin Devamı