Erdoğan’ın kızgınlıkları ve kırgınlıkları

Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan dün TÜSİAD’da konuşurken eleştiri oklarını yönelttiği üç ana hedef vardı: Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Anayasa Mahkemesi ve CHP.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde uğradığı başarısızlığı, bu üçlünün hukuku ve anayasal çerçeveyi zorlayarak çıkardıkları engellere bağlıyor Erdoğan.

Tabii ki bir dördüncü hedef daha var ama en azından açık biçimde o hedef üzerine gitmiyor, gitmek istemiyor Başbakan. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde uğranılan siyasi başarısızlıkta 27 Nisan bildirisinin çok önemli rolü olduğunu düşünüyor ama Genelkurmay ile Türk Silahlı Kuvvetleri ile açık bir polemiğe, tartışmaya girmemeye en azından şimdilik özen gösteriyor. Sadece demokrasi vurgusu yapmakla, “Demokrasinin arkasında eğilmeden bükülmeden dimdik durulması gerektiğini” söylemekle yetiniyor.

Bu noktada yine açıkça ifade etmiyor Başbakan ama başta TÜSİAD olmak üzere iş dünyasının 27 Nisan bildirisine karşı demokrasinin gereği olarak hükümetin arkasında “dimdik durmamış” olmasına da sitemi var.

Aslında Başbakan Erdoğan’ın iş dünyasına yönelik kırgınlığı yeni değil. Erdoğan ve kurmayları öteden beri iş dünyasının kendilerine, AKP’ye ve hükümete tam destek vermeyişini anlayamıyor.

Başbakan Erdoğan dün iktidarları döneminde ekonomide sağlanan başarılı gelişmeleri rakamlarla bir kez daha yineledi. Milli gelirin 181 milyar dolardan 400 milyar dolara yükselmesi, yıllık ihracatın 36 milyar dolardan 96 milyar dolara çıkması, enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesi, faiz oranlarının düşmesi ve ekonomide elde edilen daha pek çok başarılı sonucu rakamlarla açıkladı.

Dünkü konuşmasında söylemedi Erdoğan, ama yakın çevresiyle, kurmayları ile başka değerlendirmeler yaptıklarını da biliyoruz. Örneğin iktidarları döneminde gerçekleşen ekonomik ve siyasi istikrar sayesinde iş aleminin gelirlerini, karlarını kat be kat arttırdığını, işlerini büyüttüğünü...

Erdoğan’ın kurmaylarına göre, son dörtbuçuk yıllık dönemde düşük ve alt gelir gruplarının durumları belki istenilen düzeyde iyileştirilemedi, esnaf, sanatkar ve küçük ölçekli sanayiciler belki bir miktar kaybetti ama büyük sermaye hiç bir dönemde olmadığı kadar iyi kazandı.

Durum böyle iken toplumun dar gelirli kesimleri, küçük esnaf ve küçük ölçekli sanayiciler hükümete destek olurken büyük sermaye niye mesafeli duruyor?

İşte Erdoğan’ın kurmaylarının anlamakta zorlandıkları çelişkili durum bu.

Örneğin her zaman demokrasiden yana gözüken zenginler kulübü TÜSİAD, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde ve özellikle de 27 Nisan bildirisinde niye tam desteği ile bütün imkanları ile hükümetin arkasında durmadı? Niye demokrat tavır göstermedi?

İşte Erdoğan’ın TÜSİAD’a olan derin kırgınlığı bu.

Bunun nedenini anlamaya çalışıyor Erdoğan ve kurmayları.

Aslında bunu anlamak çok da zor değil. İş dünyası gerçekten de bu dönemde belki iyi kazandı, hükümetin Erdoğan ve ekibinin ekonomi politikasını ve uygulamalarını başarılı buluyor destekliyorlar, AB konusunda yaptıklarını da destekliyorlar. Ama hepsi o kadar.

Diğer yanda iş dünyasında da, büyük sermayede de AKP’ye, AKP zihniyetine karşı derin bir güvensizlik duyuluyor. Bunun başlıca nedeni de AKP’nin cumhuriyetin temel değerlerine bağlılığı konusundaki kuşkular, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere devletin temel kurumlarıyla olan çatışmaları...

Ayrıca o kesimde de laiklikle ilgili tereddütler, yaşam tarzı kaygıları ağır basıyor.

Mesafeli duruşun temel nedeni bu olsa gerek...

DİĞER YENİ YAZILAR