Erdoğan’ın 3,5 yıllık “olgunlaştırma” planı mı?

Haberin Devamı

Doğan Grubu’na kesilen 4,8 milyar liralık vergi cezası ve bununla ilgili tartışmalar sadece Türkiye’de değil ülke dışında da devam ediyor.

İçerde de dışarda da aklı başında herkes görüyor ki bu sıradan bir vergi denetimi, sıradan bir vergi cezası değil. Bu Türkiye’nin basın özgürlüğü, hatta demokrasi meselesidir.

Avrupa Birliği’nin Türkiye ile ilgili hazırladığı son “İlerleme Raporu”nda da bu konu önemli yer tutuyor. AB de olayı basın özgürlüğüne saldırı olarak değerlendiriyor.

Erdoğan’ın eleştirel habere, yoruma tahammülü olmadığı öteden beri biliniyor. Medyayı kontrolu altında tutmayı arzuladığı da.

Kendine yakın etkili bir medya yapılanması oluşturabilmek için yaptığı girişimler de ortada.

Örneğin, Sabah-atv satışı sırasında yaşananlar. Bu medya grubunun iktidara yakın bir işadamına satışı için kamu bankalarından siyasi etki ile çıkarılan 750 milyon dolarlık kredinin hikayesi de hala hafızalarda taze...

Ama yakın ve yandaş medya da Başbakan’a yetmiyor. O sektörün tümüyle teslim olmasını arzuluyor.

O yüzden yakın ve yandaş medya çizgisine gelmeyen Doğan Grubu’na karşı yıkıcı vergi cezaları kesiliyor.

Gerçi Başbakan Erdoğan, yapılanların basın özgürlüğü ile basına müdahale ile ilgisi olmadığını söylüyor, “benimle alakası yok, hukuki bir işlemdir...” diyor.

İnandırıcı mı?

Bu noktada Başbakanlığın ATA uçağında bundan yaklaşık 3,5 yıl önce geçen bir konuşmayı aktarmak istiyorum.

2006 yılı Mart ayı sonlarıydı. Aralarında benim de bulunduğum bir grup gazeteciyi Sudan’ın başkenti Hartum’da yapılan Arap Birliği toplantısına giderken beraberinde götürmüştü Erdoğan.

Toplantıdan sonra Hartum’dan Darfur’a geçildi. İşte bu yolculuk sırasında Erdoğan gazetecilerin sorularını yanıtlarken konu yine “yanlış yorumlar” ve “yalan haberler” tartışmasına kaydı.

O zamanlar gündemde olan AKP ile ilgili yolsuzluk iddiaları konusundaki “Ali Dibo” haberleri, Şeyh Maktum’un İETT arazisine yapacağı Dubai Towers’le ilgili çıkan olumsuz haber ve yorumlardan yakındı Erdoğan.

Bazı gazetelerin “aka kara” dediğini söyleyince bir meslektaşımız anımsadığım kadarıyla, “Ama gazetecilerin görevi de bir yerde yapılanları denetlemek, gerektiğinde muhalefet etmektir” diye itiraz etti.

Başbakan, “Hayır hayır, bir medya patronunun istediklerini vermedik diye yapılıyor bunlar” gibi oldukça keskin bir ifade kullandı.

Tabii ki “kim bu medya patronu, sizden ne istedi de olmadı?” diye soruldu.

Erdoğan hafifçe gülümseyerek şu çarpıcı yanıtı verdi:

“Şimdi açıklamam. Meyvayı olgunlaşmadan yerseniz iyi olmaz, ham olur. Eğer geç koparırsanız da çürür. Onu tam zamanında koparacağız...”

Hürriyet yazarı Ferai Tınç, ısrar edip “Bu medya kuruluşunu ne zaman açıklayacaksınız?” diye sorduğunda da şu soruyla karşılık verdi Erdoğan:

“Bunu açıklamamı istediğinize emin misiniz Ferai Hanım?”

Aslında o gün ipucunu vermişti Başbakan. Ama geçici bir kızgınlık, bazı haber ve yorumlardan duyduğu tepki olarak algılanmıştı.

Fakat bugün olup bitene bakıldığında bunun geçici kızgınlık değil, planlı bir olgunlaştırma ve yok etme stratejisi olduğu anlaşılıyor.

Belli ki Başbakan artık meyvanın olgunlaştığına kanaat getirmiş olmalı...

DİĞER YENİ YAZILAR