Erdoğan için hedef 367 milletvekili mi?

Haberin Devamı

Hayır değil. Tabii ki olursa itiraz edecek, “Birazını muhalefete bırakayım, onlar da zayıf kalmasın” diyecek değil. Ancak MHP’nin barajı geçeceği artık kesin olarak anlaşıldıktan sonra herhangi bir partinin 367 milletvekili sayısına ulaşabilmesinin mümkün olmadığını matematik ortaya koyuyor.

O nedenle bu noktadan sonra Başbakan Erdoğan’ın ve partisinin hedefi tek başına anayasa değiştirmek değil, tek başına güçlü iktidar.

Erdoğan 367 milletvekili hedefini, yeni anayasa projesini gerekirse tek başına ve referandum riski olmadan hayata geçirebilmek için arzuluyordu.

Ancak mevcut tablo ve mevcut siyasi dengelere bakıldığında bu artık hemen hemen imkansız. Bu sayıya ulaşabilmenin tek yolu vardı o da MHP’nin baraj altında, yüzde 9,9 gibi dramatik bir oy oranında takılıp kalmasıydı. Bugünkü durumda AKP kurmayları da kabul ediyor ki MHP barajın bir kaç puan üzerinde.

BDP kökenli bağımsız milletvekillerinin sayısının da geçen döneme göre önemli ölçüde artacağı, 30 - 35’i bulabileceği tahmin ediliyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeni CHP’sinin de önemli ölçüde oy arttırdığı varsayıldığına göre 367 milletvekili hayal.

Dahası AKP 2007 seçimlerinde yüzde 46,6 oy oranı ile 330’un üzerinde milletvekili çıkarmıştı. Şimdi ise hem CHP’nin oy oranının yükselmesi, hem de bağımsızların 30’un üstünde olması durumunda AKP’nin 2007’deki oy oranını korusa dahi 330 milletvekiline ulaşabilmesi zor.

O nedenle AKP cephesinde yapılan hesap ve tahminlerde oy oranının genel olarak yüzde 45’i geçeceği iddiası hakim, ama tahmini milletvekili sayısı 315’le 325 arasında değişiyor.

Belki de o yüzden Başbakan Erdoğan polemik dozunu yükseltiyor, en azından 330 milletvekiline, yani referandum yoluyla anayasayı değiştirebilecek bir çoğunluğa ulaşabilmek için var gücüyle asılıyor.

Siyasi parti kurmaylarınca bugünden yapılan hesap ve tahminler elbette anket sonuçlarına, iyimser beklentilere dayalı.

Acaba 12 Haziran akşamı sandık nasıl bir sonuç verecek?

Daha da önemlisi Türkiye 13 Haziran’dan itibaren neyi tartışmaya başlayacak?

Başkanlık sistemini mi? Erdoğan’ın başkan olup olamayacağını mı?

Muhtemelen ikisi de olmayacak.

Bugün başta iktidar olmak üzere bütün siyasi partilerin (Elbette BDP hariç), teğet geçmeye, özüne girmemeye özen gösterdikleri Kürt meselesi, yakıcı bir sorun olarak gündemin birinci maddesine oturacak.

Ve bugün seçim meydanlarında birbirlerine olmadık hakaretleri eden, o yüzden mahkemelik olan siyasi parti genel başkanları en azından bu ciddi mesele için bir araya gelmek zorunda kalacaklar.

Çünkü Kürt meselesi, bugün her ne kadar imkansız gözükse de 367 milletvekili çıkaran bir siyasi partinin dahi tek başına üstesinden gelebileceği bir mesele değil.

Çözümsüzlüğü çözüm kabul edip mevcut durumu sürdürebilmek de pek olası görünmediğine göre ne yapacaklar?

Eğer yeni anayasa, demokratik anayasa vaatleri samimi ise siyasi partiler bunun için bir araya gelmek ve bu çerçevede Kürt meselesi için toplumsal bütünlüğü bozmayacak makul bir çözüm noktasında uzlaşma aramak durumda kalacaklar.

Kürt meselesinin yanında 367 milletvekili ile tek başına anayasa değiştirmek veya başkanlık sistemine geçmek gibi tartışmaların fantazi olduğu 13 Haziran sabahı muhtemelen çok daha net görülecek.

DİĞER YENİ YAZILAR