Erdoğan hangi şartları “kabul edilemez” görüyor?

Haberin Devamı

IMF (Uluslararası Para Fonu) ile görüşmelerin neden kesildiği konusunda, ilgili Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’ten aydınlatıcı bir açıklama gelmedi. Aksine Şimşek’in birkaç gün içinde yaptığı çelişkili açıklamalar kafaları daha da karıştırdı.

Bu konuda Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamada geçen bir cümle ise son derece çarpıcı: “IMF’nin iki şartı var ki bunları kabul etmemiz mümkün değil, bunlar kabul edilemez...”

Küresel krizin etkilerinin tüm ağırlığı ile Türk ekonomisinin üzerine çökmekte olduğu bugünkü ortamda umut bağlanan IMF anlaşmasına (veya parasına) kamuoyunda büyük bir duyarlılık var. Piyasalar ve ekonomiyle ilgili aktörler başta olmak üzere tüm toplum, IMF’nin öne sürdüğü bu kabul edilemez şartları merak ediyor. Muhalefet partileri de merak ediyor, Başbakan’ın bunları açıklamasını istiyor.

Fakat şu ana kadar doyurucu bir açıklama gelmiş değil...

Aslında IMF ile ilişkilerin neden koptuğu, kabul edilemez şartların neler olduğu sadece muhalefetin ve kamuoyunun merak ettiği bir konu değil. Hükümet ve ekonomi bürokrasisi de büyük bir merak içinde.

Çünkü Başbakan Erdoğan’ın yanı sıra Mehmet Şimşek ve belki bir de Dışişleri Bakanı Ali Babacan dışındaki bakanların bu şartlar konusunda bilgisi yok. Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı ve birkaç kişi dışında ekonomi bürokrasisi için de bu konu tam anlamıyla bir muamma.

O yüzden Ankara’da en çok merak edilen konuların başında geliyor bu şartlar. Sır gibi saklandığı için bu şartlarla ilgili çok sayıda spekülasyon var kulislerde.

İçerden öğrenilen ufak tefek bilgi kırıntıları ve tahminlere dayalı pek çok senaryo konuşuluyor.

Bürokrasi kulislerinde Erdoğan’ın “kabul edilemez” dediği IMF şartlarından birinin bütçe ve kamu maliyesi ile ilgili, diğerinin de BDDK, TMSF ve SPK ile ilgili yeni düzenleme olduğu konuşuluyor.

IMF’nin kamu maliyesi konusunda “Mali Kural” önerdiği biliniyor. Önerilen bu kural, bundan önceki IMF anlaşmalarında yer alan en önemli performans kriterlerinden biri niteliğindeki “faiz dışı fazla” koşulundan daha sıkı bir harcama kontrolü öngörüyor. Mali kural çerçevesinde kamu sektörü için yine gayri safi yurtiçi hasılanın belirli bir yüzdesi kadar fazla verilmesi, kamu harcamalarının disiplin altında tutulması ilkesi var. Bunun yanısıra merkezi yönetim bütçesinin verebileceği toplam açık için de üst sınır getiriliyor. Ayrıca kamu sektörü borçlanmasına da kesin sınırlar konuluyor.

İddiaya göre Hükümetin harcama yetkisini ciddi biçimde kısıtlayacağı için Erdoğan bu koşulu kabul etmiyor. Kabul edilmeyen ikinci koşul da üst kurumlar üstü yeni bir bağımsız kurul oluşturulması. Yeni kurul, BDDK, TMSF ve SPK’nın çatı kurulu niteliğinde oluşacak ve bu kurulların işlemlerini denetleyecek. Kurul’un üyeleri IMF’nin de onay vereceği gerçek anlamda bağımsız, konusunun uzmanı yetkin isimlerden oluşacak.

Bunlar elbette spekülasyondan ibaret. Ancak, mali kurala belki “evet” diyebilir ama eğer doğruysa IMF’nin özellikle de bu kurul ve atama konusunu Erdoğan’a kabul ettirebilmesi çok zor, hatta imkansız gibi...

DİĞER YENİ YAZILAR