Siyasi partilerin dünkü Meclis grup toplantılarının önemli gündem maddelerinden biri yine “İrticayla Mücadele Belgesi” ve “ıslak imza” konusuydu.
Özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın konuşmalarında Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genelkurmay Başkanı’na yönelik önemli mesajlar vardı.
Yaklaşık beş aydan beri devam eden bu tartışmada bugüne kadar söylediklerine bakılırsa Başbakan’ın belgenin gerçekliği konusunda ilk günden itibaren kuşku duymuyor.
Çünkü Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde ama emir-komuta zinciri dışında, yani komuta kademesi dışında hükümete ve partisine karşı kötü emeller besleyen bir nüve olduğuna inanıyor. Muhtemelen sonuca ulaşmayan “Sarıkız” ve “Ayışığı” diye adlandırılan darbe girişimlerini yürüten kadronun artıklarının hala sinsi biçimde faaliyetlerini sürdürdüğünü düşünüyor Başbakan.
O nedenle de Albay Dursun Çiçek imzalı belgenin gerçekliğinden başından beri hiç kuşku duymadı.
Şimdi de belgenin gerçekliğinden kuşkusu yok. Elbette kesin hüküm vermiyor, “yargı gerçekleri ortaya çıkaracak” diyor.
Belge tartışmaları üzerinden “kurumlar (yani Türk Silahlı Kuvvetleri) yıpratılmamalı” diyor Erdoğan.
Öte yandan da Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a çok önemli bir çağrı yapıyor: “Bütün yanlışlar ortaya çıkarılmalıdır ve süreç hakkaniyet içinde devam etmelidir. Kim olursa olsun, nerede olursa olsun bunların ortaya çıkarılması lazım. Ama bunlar ortaya çıkarken kurumlar asla yıpratılmamalı. Bu silahlı kuvvetlerimiz için de diğer güvenlik teşkilatlarımız için de gereklidir. Bütün mesele, oradaki zanlılar varsa bunların ortaya çıkarılması, hukuka teslim edilmesidir. Burada da yönetici makamında olanların tutuculuk içine girmemesi gerekir. Rahatlıkla gelip, yargıya bunları teslim etmelidir...”
Başbakan’ın bu ifadelerindeki mesaj da adres de son derece açık.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a sesleniyor Başbakan; “Belgede ve ihbar mektubunda adı geçenleri koruyup kollamayın, yargıya teslim edin” diyor.
Anlaşılamayan nokta şu: Belge ortaya çıktığı zaman Ergenekon savcıları Albay Dursun Çiçek’i ifadeye devam etmişler ve Genelkurmay bu çağrıya engel olmamıştı. Hatta o fotokopi belge ile ilgili olarak Çiçek tutuklanmış ve itiraz üzerine serbest kalmıştı.
Şimdi akla şu soru geliyor:
Acaba bu kez ıslak imzalı belge ortaya çıkınca Genelkurmay’ın Çiçek’i korumaya alması düşünülemeyeceğine göre acaba başka isimler, üst rütbeli subaylar da soruşturma kapsamına alınmak isteniyor da Genelkurmay Başkanı onları mı koruyor?
Buna da ihtimal vermek güç. Çünkü Genelkurmay Başkanı’nın çok açık ve net bir taahhüdü var: Demokrasi ve hukuk dışı davranışlar içine giren hiçbir personel Türk Silahlı Kuvvetler’i bünyesinde ba-rı-na-maz...
Ayrıca bu noktadan sonra yargının tüm gerçekleri ortaya çıkarmasına en fazla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyacı olduğu da gerçek....
O zaman Başbakan’ın bu çağrısı neyi ifade ediyor?
Acaba Başbakan’da, bu belge olayının Dursun Çiçek’i de aşan ciddi bir cunta yapılaşmasının girişimi olduğu yolunda ciddi bilgi ve belgeler var ve bunun gereğinin yapılması için de Orgeneral Başbuğ’un harekete geçmesini mi istiyor?
Erdoğan’dan Genelkurmay Başkanı’na “teslim et” çağrısı...
Haberin Devamı