Erdoğan’dan ABD’ye Kerkük mesajı...

Ankara’da “Irak bölünür, sınırımızda bir Kürt devleti oluşur mu?” kaygısı savaşın başından beri hep vardı. Ancak son günlerde Washington’dan gelen bazı sinyaller, Irak’taki mezhep çatışmalarının giderek yaygınlık kazanmaya başlaması ve Saddam’ın sonrası oluşan ortam bu kaygıları iyice arttırıyor

Haberin Devamı

Ankara’da “Irak bölünür, sınırımızda bir Kürt devleti oluşur mu?” kaygısı savaşın başından beri hep vardı. Ancak son günlerde Washington’dan gelen bazı sinyaller, Irak’taki mezhep çatışmalarının giderek yaygınlık kazanmaya başlaması ve Saddam’ın sonrası oluşan ortam bu kaygıları iyice arttırıyor.

Bir yandan kaygı artarken diğer yandan da akıllara savaş öncesi ilan edilen “kırmızı çizgiler” geliyor.

Irak’ın toprak bütünlüğü, PKK yuvaları ve Kerkük’ün statüsü gibi...

Irak’ın toprak bütünlüğünü koruyup koruyamayacağı ise artık iyice meçhul. Yarın neler olup biteceğini kestirmek son derece güç. Ve bu arada Barzani’nin “Kürdistan’ın Kalbidir” diye tarif ettiği Kerkük’te de gerilim tırmanıyor.

İşte Saddam’ın idamı ve Irak’ta gelinen bu kritik süreçte, Kurban Bayramı tatili sırasında Başbakan Tayyip Erdoğan beklenmedik bir açıklama yaparak “Irak meselesi AB sürecinden daha öncelikli bir hal almıştır” diyor.

Erdoğan, partisinin dünkü grup toplantısında bu sözlerine, “Gelişmeler bizi bunu söylemeye zorlamıştır” diyerek şöyle açıklık getiriyor:

“Bundan kastımız Irak’taki gelişmelerin çok tehlikeli bir biçimde ivme kazanmış olmasına iç ve dış kamuoyunun dikkatini çekmektir...”

Başbakan Erdoğan’ın ABD başta olmak üzere dünyanın dikkatini çekmek istediği asıl nokta Kerkük’tür.

PKK terörü yıllardır konuşuluyor, Kuzey Irak’taki terör yuvalarının dağıtılması konusunda işbirliği önerileri tartışılıyor. İşe yarıyor, yaramıyor ama bu sorun asıl olarak Türkiye’nin kendi sorunu. Türkiye, karşı taraftan işbirliği ve destek göremese de gerektiğinde tek başına bu sorunun üstesinden gelebilecek güce ve kapasiteye sahip.

Kerkük meselesi ise daha karmaşık ve daha nazik.

Erdoğan dünkü grup konuşmasında şunları söylüyor:

“Kerkük’te ciddi manada bir demografik yapının değiştirilmesi gayreti vardır. Buna seyirci kalamayız. Yukarı Karabağ’daki ‘biz yaptık oldu’ mantığının burada da işlenmesi olayıdır. Bunlara seyirci kalınamaz. Aksi halde Irak’ın daha yoğun bir iç savaşa hatta bölünmeye sahne olması, bölgesel ve küresel barış açısından tamiri güç sonuçlar doğuracaktır.”

Başbakan’ın verdiği mesaj çok açık: “Kerkük’te oldu bittiye kayıtsız kalamayız, müdahale ederiz...”

Mesajın adresi Irak yönetimine, Kürt liderlere ve asıl olarak da Washington’a, Bush’a.

Bu arada Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de Condalizza Rice’tan randevu bekliyor. Önümüzdeki günlerde Washington’da yapacağı görüşmelerde bu kaygıları muhataplarına bir kez daha iletecek Gül. Hem PKK meselesini konuşacak hem de Kerkük’te bu sonbaharda yapılması öngörülen ana statüye ilişkin referandumun ertelenmesini isteyecek.

Evet, dört yıl önce ilan edilen “kırmızı çizgiler”le ilgili olarak Türkiye’nin önünde çok zorlu bir dönem başlıyor.

Eski Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, Irak tezkeresinin reddedilmesinin hemen ardından o günün şartlarında TSK’nın yaptığı gelecek senaryolarına dayanarak 5 Mart 2003 günü şunları söylemişti:

“Bu karara sadece saygı duyuyoruz (TBMM’nin tezkereyi reddetmesi kararı). Bütün dileğim, savaştan kaçınmak için seçtiğimiz hareket tarzının bizi, savaşanları da karşımıza alarak, bazı hareketler yapmak zorunda bırakmamasıdır...”

Evet, Türkiye şimdi Kuzey Irak’taki PKK varlığı ve Kerkük meselesi yüzünden hızla o noktaya yaklaşıyor...

DİĞER YENİ YAZILAR