Erdoğan bilinçli bir strateji mi güdüyor?

Hükümetin, daha doğrusu Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkisinin, rayında, olması gerektiği gibi gitmediği çok açık

Haberin Devamı

Hükümetin, daha doğrusu Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkisinin, rayında, olması gerektiği gibi gitmediği çok açık.

Zoraki bir uyum görüntüsü var ama geri planda derin bir güvensizlik iklimi hakim. Özellikle de Özkök döneminin sona ermesiyle Başbakan’la Genelkurmay arasındaki ilişkilerdeki hassasiyet daha da arttı.

Dün yaşanan örnek, asker hükümet ilişkilerinin hangi çizgide ilerlemekte olduğunu çarpıcı biçimde ortaya koymaya yetiyor.

Önceki gün akşam CNN Türk’te Taha Akyol’un sorularını yanıtlarken, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın Washington’daki basın toplantısı sırasında Kuzey Irak’lı Kürt liderlerle görüşme konusunda söyledikleri hatırlatıldığında şunları söylüyor Erdoğan:

“Kişiler, kişisel düşüncelerini açıklayabilirler. Bu hiçbir zaman kurumun açıklaması olamaz...”

Yani Başbakan, Orgeneral Büyükanıt’ın sözleri kendisini bağlar, kurum olarak TSK’yı bağlamaz, diyor.

Bir adım daha ileri gidiyor: “Kurum olarak TSK bu görüşleri dile getirirse kaos meydana gelir...”

Ve Genelkurmay’ın yanıtı gecikmiyor. Dün öğle saatlerinde Genelkurmay Başkanlığı şu kısa açıklamayı yapıyor:

“Sayın Genelkurmay Başkanı’nın sözkonusu basın toplantısında ifade ettiği görüşler, tabii olarak kişisel olmayıp Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kurumsal görüşüdür.”

Tabii ki tatsız bir durum. Başbakan’a bağlı bir kurum olan Genelkurmay, Başbakan’ın sözlerine yanıt veriyor.

Peki şimdi ne oldu? Ülkede Başbakan Erdoğan’ın deyimiyle kaos mu çıktı?

Hayır. Ama son derece tatsız bir durum meydana geldi. Türk Silahlı Kuvvetleri ile hükümet arasında öteden beri var olan güvensizlik iklimi bir miktar daha sertleşti, kamuoyunun kafasındaki soru işaretleri biraz daha arttı.

Ki bu durum ilk defa da yaşanıyor değil. Çok değil 4,5 ay önce de benzer bir tatsızlık yaşanmıştı. Askeri okulların açılış törenleri nedeniyle kuvvet komutanları irtica ve bölücülük konusunda sert açıklamalar yapmaya başladığında Başbakan Erdoğan Kanal D’de Uğur Dündar’ın sorularını yanıtlarken iddialı konuşmuştu.

Önce ülkede irtica tehdidi iddialarının abartma olduğunu, ciddi bir tehdit bulunmadığını söylemiş ve ardından kuvvet komutanlarının konuşmaları ile ilgili şöyle demişti:

“Bizim bu 4 senelik süreçte bir tavrımız var; Genelkurmay Başkanımız yeri geldiğinde açıklamalarda bulunur. İkinci Başkan bulunur. Ama Kuvvet Komutanları bu tür açıklamalarda bulunamaz.”

Erdoğan’ın bu sözlerine rağmen komutanların açıklamaları devam etti. Ardından da Genelkurmay Başkanı Harp Akademileri Komutanlığı’ndaki törende yaptığı uzun değerlendirmede Başbakan’a yanıt verircesine “Evet irtica tehdidi vardır” dedi.

Tabii ki ilişki düzeninin bu noktaya gelmesi, karşılıklı ters açıklamaların yapılıyor olması, Türkiye’de en azından bugün itibariyle ne kaos doğurdu ne de büyük gerilimlere yol açtı. Ancak hiç de normal olmayan bir durum, tedirgin edici bir atmosfer yarattı.

Şimdi Genelkurmay’ın dünkü açıklaması üzerine Başbakan yeni bir yanıt verecek mi belli değil. Dün itibariyle yakın çevresindeki hava, vermeyeceği yönündeydi. Ancak yarın Erdoğan ne düşünür, ne yapar, onu da kestirmek güç. Peki Erdoğan askerin, Genelkurmay’ın tutumunu bile bile bunu neden yapıyor, Genelkurmay’ı neden açıklama yapmak zorunda bırakıyor kendisine karşı? Devlet yönetimi ve askerle ilişki konusundaki deneyim eksikliğinden mi yoksa gelecek reaksiyonu bilerek bilinçli bir siyasal strateji mi güdüyor?

DİĞER YENİ YAZILAR