Ekonomi yerine büyükşehir polemiği

Mecliste önceki gece yapılan 2007 yılı bütçe tartışmalarından akıllarda sadece CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın sözlerinin yanlış anlaşılması üzerine çıkan türban kavgası, cumhurbaşkanlığı tartışmaları ve bir de Tayyip Erdoğan ile CHP Milletvekili Nurettin Sözen arasındaki İstanbul Belediyesi’ne ait önemli projelerde kimin imzası olduğu tartışması kaldı

Haberin Devamı

Mecliste önceki gece yapılan 2007 yılı bütçe tartışmalarından akıllarda sadece CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın sözlerinin yanlış anlaşılması üzerine çıkan türban kavgası, cumhurbaşkanlığı tartışmaları ve bir de Tayyip Erdoğan ile CHP Milletvekili Nurettin Sözen arasındaki İstanbul Belediyesi’ne ait önemli projelerde kimin imzası olduğu tartışması kaldı.

Oysa Başbakan dört yıllık hükümetleri döneminde ekonomide sağladıkları başarılı sonuçları ön plana çıkararak tartışmayı farklı bir boyuta taşıyabilir, bundan kârlı da çıkabilirdi...

AKP iktidarının dört yıllık icraatı pek çok yönden eleştirilebilir. Yönetim tarzı, kadrolaşma konusunda, kurumlararası ilişkilerde zaman zaman ortaya çıkan gerilimler tartışılabilir. Cumhuriyetin temel değerleri ve laiklikle ilgili hassasiyetler üzerine tartışmalara yol açması irdelenebilir.

Kamu ihaleleri ve özelleştirme uygulamaları konusundaki ciddi usulsüzlük iddiaları da ortaya atılabilir. Ki zaten atılmış durumda; TÜPRAŞ’taki kamu hisselerinin bir bölümünün Ofer’e satışında olduğu gibi.

Ancak özellikle ekonominin belli başlı temel göstergelerine bakıldığında bu dört yıllık AKP iktidarı döneminde inkar edilemez bir başarı olduğu da ortada.

Bunlar için de, dünyadaki, uluslararası piyasalardaki olumlu konjonktür yardım etti, 2001 yılında Ecevit hükümetinin uygulamaya koyduğu IMF destekli ekonomik program bu başarıya temel hazırladı, denebilir.

Ama Erdoğan hükümetinin bunda payı yok diye düşünmek haksızlık olur.

AKP iktidarı devraldığında 2002 yılı itibariyle Türkiye ekonomisinin toplam büyüklüğü 200 milyar doların altındaydı. Bugün ise 400 milyar dolar. İki katı...

Denebilir ki TL aşırı değerli olduğu için öyle gözüküyor, yarın olası bir devalüasyonla bu rakam 300 milyar dolara inebilir. Olabilir.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun sabit fiyatlarla verdiği hesaplamalara göre (Bu yılki büyüme hızı yüzde 5.5 varsayıldığında) dört yıllık toplam gayri safi milli hasıla artışı yüzde 32’nin üzerindedir. Yani reel anlamda Türkiye ekonomisi üçte bir oranında büyümüş. Hem de son 35 yıldan beri ilk kez kesintisiz bir büyüme süreci gerçekleşmiş durumda.

Yapısal reformlara devam edilmiş, enflasyon 30 yıl aradan sonra yeniden tek haneli rakamlara inmiş.

Faiz oranları makul sayılabilecek seviyelere inmiş, özel sektör sanayi yatırımları artmış. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında rekor artışlar yaşanmış. Dış ticaret hacmi 240 milyar dolara yaklaşmış.

Tabii bu arada tehlikeli sayılabilecek bir de olumsuz gelişme yaşanmış. İhracat artmış ama ithalat çok daha hızlı arttığı için Türkiye’nin yıllık dış ticaret açığı 50 milyar doların üstüne çıkmış. Cari işlemler açığı her yıl katlanarak artarak Ekim ayı sonu itibariyle yıllık bazda 34,4 milyar dolara, milli gelirin yüzde 9’una ulaşmış...

Ekonomideki bu gelişmeler bir miktar önceki günkü bütçe görüşmeleri sırasında da gündeme geldi. Fakat, Genel Kurul’daki kavgalar arasında kaynadı gitti.

Türban tartışmaları, cumhurbaşkanlığı tartışmaları neyse de... Tayyip Erdoğan ekonomi ile ilgili derli toplu bir sunum yapıp, bu başarılarını anlatmak yerine, Nurettin Sözen’le İstanbul Belediyesi’nin önemli projelerinin altında kimin imzası olduğu polemiğine girme ihtiyacını neden duydu, anlamak zor...

Kendisine ve partisine oy kazandıran İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu kez de oy kaybettirmesinden mi endişe ediyor acaba?

DİĞER YENİ YAZILAR