DTP’liler mahkemeden nasıl kurtarılacak?

Haberin Devamı

Yaşanan pek çok örnekte olduğu gibi Türkiye, Türk siyaseti, kritik önemdeki sorunları kriz haline dönüşmeden önce çözme becerisini ne yazık ki gösteremiyor.

Son örnek DTP’li milletvekilleri ile ilgili ifade krizi.

Bu sorun Nisan ayında Ankara 11. Ceza Mahkemesi’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderdiği celp yazısı ile ortaya çıkmıştı. Zamanın Meclis Başkanı Köksal Toptan, o gün muhtemelen kendisinin de inanmadığı bir gerekçeyle mahkemeye yazı yazarak tebligatların milletvekillerine ulaştırılamadığını bildirmiş ve zaman kazanmıştı.

Normal olanı Mayıs’tan bu yana geçen altı ay içinde Meclis’in bu konuda bir çözüm bulmasıydı. Fakat bulunamadı ve konu kriz haline dönüştürüldü.

Şimdi ilgili ağır ceza mahkemesinin verdiği, milletvekillerinin Kasım’daki duruşmaya polis marifetiyle mevcutlu olarak getirilmesi kararı üzerine panik halinde çözüm arayışı başladı.

Anayasa’nın 83. maddesi değiştirilerek DTP milletvekillerinin işlediği iddia edilen suç da dokunulamazlık kapsamına alınacak.

Fakat MHP de CHP de bu özel durumla sınırlı anayasa değişikliğine destek vermeyeceklerini peşinen ilan ettiler. İki partinin de önerisi, dokunulmazlıkların tümden sınırlandırılması. Hatta CHP, DTP milletvekillerinin işlediği öne sürülen suçun ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilerek dokunulmazlık kapsamına alınmasına da karşı değil. Dokunulmazlık kapsamının kürsü ve ifade özgürlüğü ile sınırlandırılmasını istiyor CHP. İktidar partisi de buna karşı.

Bu durumda kilitlenmenin aşılabilmesi mümkün değil.

CHP veya MHP ile uzlaşma sağlanmadan da anayasa değişikliği mümkün değil. Çünkü AKP ve DTP’nin oyları toplamı 359.

Anayasa değişikliği gizli oyla yapılacağı için CHP’den de bu düzenlemeye destek gelebileceğini umuyor bazı AKP kurmayları.

O nedenle kulislerde çözüm için “8 iyi adam, çözüm için, demokrasi için 8 milletvekili aranıyor” deniyor.

Ama acaba yeter mi?

Önceki gün sohbet ettiğimiz iktidar partisinin önemli isimlerinden biri “hayır yetmez” diyor.

Muhalefetle uzlaşma sağlanmadan sadece DTP’nin desteği ile anayasa değişikliğine gitmenin risklerini anlatıyor.

CHP ve DSP’li milletvekillerinden destek gelip gelmeyeceği kuşkulu.

Bir başka kuşku ve endişe de şu:

Ya muhalefetin fire vermesi beklenirken iktidar partisi fire verirse ne olacak?

Örneğin gizli oylama sonucunda kabul oyları 330’u bile bulmazsa ne olacak?

İşte o zaman iktidar partisi içine gizli bir virüs düşmüş olacak. Başta Orta Anadolu kökenliler, Ülkücü kökenliler olmak üzere çok sayıda milletvekiline kuşkuyla bakılmaya başlanacak. Dahası demokratik açılım süreci konusunda da tereddütler oluşacak.

O nedenle de AKP’nin “nasıl olsa muhalefetten de 8 erdemli milletvekilinin desteği gelir” varsayımıyla anayasa değişikliği için yola çıkma ihtimali giderek azalıyor.

O yüzden Adalet Bakanlığı’nda bir B planı çalışması yürütülüyor. Anayasa’ya dokunmadan bir başka yasal düzenleme ile sorunun aşılması öngörülüyor.

Şöyle ki;

Dokunulmazlıkla ilgili 83. madde “Anayasanın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün (dokunulmazlık) dışındadır” diyor. Yani bölücülük ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmaya dönük faaliyetler.

Yapılması düşünülen yasal düzenleme ile eyleme, örgüt üyeliğine dönüşmemiş faaliyetler kapsam dışında tutulacak. Bu düzenleme ile örgüt üyeliğinden yargılanan Sabahat Tuncel dışındaki DTP’lilerin hakim karşısına çıkma zorunluluğu ortadan kalkacak.

Ama acaba bu sorunu çözmeye yetecek mi?

DİĞER YENİ YAZILAR