İktidarla muhalefet arasında uzun süreden beri devam eden en büyük inatlaşma konusu milletvekili dokunulmazlıkları. Her anayasa değişikliği gündeme geldiğinde ana-muhalefet partisi CHP bu konuyu ön koşul olarak getiriyor. İktidar partisi de ısrarla kaçınıyor dokunulmazlıkların daraltılmasından.
CHP'nin yaklaşımının çok haklı yanları var. Örneğin bugünkü iktidar çoğunluğu geçmiş hükümetlerin bakanları, başbakanlan hakkında soruşturma komisyonları oluşturmuş, onların icraatlarının hesabını soruyor. Bugün parlamento dışındaki bazı siyasetçileri Yüce Divan'a gönderme hazırlığı yapıyor. CHP de buna destek veriyor. Ancak diyor ki; "Bu parlamento mademki geçmiş iktidarlardan hesap soruyor. O zaman kendisinin de hesap verebilir durumda olması, dokunulmazlık zırhına sığınmaması gerekir..."
Son derece tutarlı bir yaklaşım. Ayrıca yıllardan beri kamuoyunun da tepkisini çeken bir durum milletvekili dokunulmazlıkları konusu...
CHP'nin bu konuda açıkça dile getirmediği bir siyasi taktiği de var. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu gibi hükümetin etkili isimlerinin de aralarında bulunduğu bazı AKP'lilere Necmettin Erbakan'ın mahkûm olduğu, bazı SP'lilerin hâlâ yargılandığı FP ile ilgili "Kayıp Trilyon" davasında yargı yolunu açabilmek.
Çünkü savcılığın Abdullah Gül, Abdülkadir Aksu ile Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan, Giresun Milletvekili Ali Temür ve Konya Milletvekili Özkan Öksüz haklarındaki dava dosyaları milletvekili oldukları için ayrılarak dokunulmazlıkların kaldırılması talebiyle Meclis'e gönderilmiş ve hâlâ işlem görmüş değil. Söz konusu isimler belki bu davadan beraat edecekler ama hukuk gereği yargılanmaları gerekiyor.
CHP özetle, "hakkında ciddi iddia bulunan bakan veya milletvekili; herkes gitsin yargılansın, aklansın; kimse dokunulmazlık zırhına sığınmasın" diyor.
Aslında dokunulmazlıkların kaldırılmasına sözde AKP de karşı çıkmıyor. Ama bir şartları var; onlar da CHP'ye çağrı yapıyorlar:
"Gelin Anayasa'daki bütün dokunulmazlıkları kaldıralım. Anayasa'daki yargı mensupları da dahil bütün kamu görevlileri ve memurlarla birlikte milletvekili dokunulmazlığını da kaldıralım..."
Adalet Bakanı Cemil Çiçek de "Madem AB hukukuna uyum sağlamaya gayret ediyoruz. AB ülkelerinde milletvekili dokunulmazlığı, yargı ve memur dokunulmazlığı neyse bizde de aynısı olsun" önerisini getiriyor.
Fakat CHP önceliği milletvekili dokunulmazlığına vermiş durumda ve iktidar partisinin bu önerilerini de "ipe un sermek, dokunulmazlık zırhını koruma manevrası" olarak değerlendiriyor.
Gerçekten AKP de eğer tüm dokunulmazlıkların kalkmasını istiyorsa o zaman getirdiği anayasa paketine iki madde daha ekleyip bunu gerçekleştirebilirdi ve CHP'nin o zaman hiçbir itirazı kalmazdı. Ama yapmadı..
Simdi bu durumda CHP ne yapacak? Demokratikleşme ve AB'ye uyum yolunda çok önemli bir adım niteliği taşıyan bu anayasa paketine toptan hayır oyu mu verecek?
Deniz Baykal'ın önceki günkü açıklamalarına bakılırsa "ret" verecek gibi. Ancak getirilen anayasa paketinde yer alan demokratikleşme adımları, örneğin, DGM'lerin kaldırılması, idam cezasının Anayasa'dan tümüyle çıkarılması, kadın erkek eşitliğinin anayasal güvence altına alınması gibi demokratikleşme adımları, CHP'nin öteden beri savunuculuğunu yaptığı düşünceler. Onun için en azından grubun büyük bölümü kerhen de olsa bu pakete "evet" diyecek. Belki Deniz Baykal bile...
Dokunulmazlık inatlaşması...
İktidarla muhalefet arasında uzun süreden beri devam eden en büyük inatlaşma konusu milletvekili dokunulmazlıkları
Haberin Devamı