Doğrusu futboldan biraz soğudum

Haberin Devamı

Viyana yolunda konuşan Cumhurbaşkanı, ‘şike yasası’nı değerlendirdi,

Başbakan Erdoğan’ın sağlık durumuyla ilgili geniş bir açıklama yaptı...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “4. Dünya Siyaset Konferansı”nın açılış oturumuna katılmak üzere Viyana’ya giderken, uçaktaki gazetecilerle sohbetinde doğal olarak ilk gündem maddesi, şike ve futbol oldu. Ama sohbet elbette bu konuyla sınırlı kalmadı. Başbakan Erdoğan’ın sağlık durumu ile ilgili en geniş, en sağlıklı açıklama, dün uçakta Cumhurbaşkanı’ndan geldi. Uçakta ayrıca faili meçhul cinayetler soruşturmasından teröre, yaşayıp yaşamadığı hâlâ aydınlanmayan Yeşil’den AB’deki krize kadar pek çok konuda soru yönelttiğimiz Gül’ün yanıtları şöyle:

- GS-FB maçını izlediniz mi?

İlk yarısını izledim. Bir ziyarete gidecektim, ikinci yarısını radyodan takip ettim.

- Futbola eski ilginiz var mı?

Doğrusu biraz soğudum. Futbol Federasyonu yöneticilerine de beni ziyaretlerinde söylemiştim. Ama yine de hafta sonları bizi dinlendiren, kafamızı dağıtan şey bu. Trabzonspor üst tura çıkamadı. Trabzon’a üzüldüm. Fransa’da berabere kaldılar. Ama Inter herkese yenildi, nasıl bir üst tura çıktı anlamadım.

- Inter, CSKA Moskova maçına 7 eksikle yedek takımla çıkmış...

Esas şike yasası onlara lazım.

- Şike yasasını veto ettiniz...

Kamuoyunda büyük bir ilgi vardı anayasal demokrasilerde kurumlar ve kurallar vardır. Onların başındakilerin yetkileri açıkça ortaya konmuş durumdadır. Burada ilişkiler medeni ve demokratik olgunluklar içinde gelişir. Önemli olan budur. Ben bu süreçte vicdani kanaatimi paylaştım. Benim sözüm bundan sonra bitiyor. Nihayetinde yasayı kanun koyucu olarak TBMM yapıyor. Ancak “ceza siyaseti” diye bir şey de var. Onu da belirleyecek olan parlamentodur. Burada ülkenin şartları, uluslararası şartlar da dikkate alınır...

- Yasanın aynen iade edileceğini düşündünüz mü? Sayın Arınç, “Bir daha kimse getirmeye cesaret edemez” dedi.

Ben siyasetçi tepkilerini yorumlayamam. Onların şartları ayrı. Ama ben yasayı iade ederken niye gönderdiğimi açıklayıp, tavsiyelerde bulundum. Ona göre yasayı yeniden yapın diye gönderdim. TBMM’yi daima ülkenin, milletin kalbi olarak gören ve önemseyen biri olarak bu konuda çok dikkatliyimdir. Bunu herkes bilir. Parlamento oturur konuşur. Bundan sonra, takdir yetkisini kullanacakları, onların bileceği bir iş. Bundan dolayı memlekette olağanüstü durum çıkarmaya gerek yok.

- Aynen iade eğilimi sizde burukluk yarattı mı?

Ben ne düşündüğümü açıkça anlattım. Bundan sonra kurallar ne ise o işler. Önemli olan sürecin, medeni biçimde ve demokratik olgunluk içinde gelişmesi.

-Anayasa’ya aykırılık söz konusu mu?

Nasıl çıkacak bilemiyorum. Bu bir anayasal mesele mi, değil mi? Ona Köşk’teki hukukçularım bakar ve söylerler...

- İnatlaşma, restleşme algısı da oluştu...

Yok öyle şey.

- Burukluk oluştu mu?

Yok açıkçası. Onun için demokratik olgunluk ve medeni ilişkiler çerçevesi dedim. Vicdani kanaatimi paylaştım.

- Veto sonrası Gül ekibi, Erdoğan ekibi yorumları yapıldı. AK Parti’de çatlak oluştuğu söylendi. Siz, parti siyasetinden gelen bir isimsiniz. Böyle bir şey var mı?

Bu konularda dikkatli olmak zorundayım. Ama ben yenilikçi hareketin başlatıcısıyım, partinin kurucusu, ilk Başbakanıyım, Dışişleri Bakanıyım. Ama bunları siyasi dedikodu olarak görürüm. Onun ötesinde bir şey söyleyemem. Sorumluluğum bunu gerektirir.

- Size veto etmeniz yönünde AK Parti’den veya dışarıdan telkin geldi mi?

Hiçbir partili, bakan, milletvekili veya muhalefetle konuşmadım

- Şamil Tayyar size mektup gönderdi..

Devamlı o tür mektuplar geliyor. Hukuk servisi bakıyor.

- Şike konusunda TBMM ‘de grubu bulunan partiler uzlaşıyor. Ama yeni anayasa, tutuklu vekiller konusu ve uzun tutukluluk süreleri meselesi de var. Öncelik şikeye verildi...

Bu, vicdanlarda yeri olan, güçlü bir soru. Ama ben bu konuda 1 Ekim’deki Meclis konuşmam dahil çok şey söyledim. Artık bir şey söylemek istemiyorum.

Kanaatimi kullandım, farklı anlamlar çıkarmak doğru değil

AVUSTURYA Cumhurbaşkanı Heinz Fischer’in davetlisi olarak Viyana’da düzenlenen Dördüncü Dünya Siyaset Konferansı’nın açılış oturumuna katılacak olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün, İstanbul’dan Viyana’ya hareketinden önce gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gül, veto ettiği şike yasası ile ilgili olarak tekrar kendisine değişmeden gelirse alacağı tavırla ilgili olarak sorulan soruya, kanun yapıcının Meclis olduğunu belirterek, şöyle dedi: “Ülkemiz demokratik bir ülkedir. Anayasal demokraside kurumlar var ve kurumların yetki ve sorumlulukları açık bir şekilde ortaya konuluyor. Bunlar arasında da gayet medeni bir ilişki çerçevesinde, demokratik olgunluk çerçevesinde uygulamalar gerçekleşiyor. Bu uygulamalar içinde bahsettiğiniz yasa ile ilgili benim kanaatlerim ve görüşlerim kamu oyununda bildiği gibi açıktır. Bu çerçeve içerisinde o yetkimi kullanarak bir kez daha görüşülmesi için meclise gönderdim. Şimdi kanun yapıcı meclistir, parlamentodur. Meclis kanaatini kullanacak. Bunlardan farklı anlamlar çıkartmak doğru değildir. Meclis’ten ne çıkacak ona bakacağız. Memleketin bu günkü huzurunu kaçırmak gibi düşünce içerisine kimsenin girmemesi gerekir.”

Belgeleri inceletiyorum

Gül, Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili olarak son günlerde çıkan haberler için sorulan bir soruya ise şu cevabı verdi: ”Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun ailesi kendilerine bazı belgelerin ulaştığını söylediler. Belgeleri bana verdiler ve ben de onları inceletiyorum.”

Benim alanım değil

Bir gazetecinin “Görev sürenizin 2014 yılında dolması ile birlikte bir daha aday olup olmayacağınız yönünde bazı tartışmalar var” sorusu üzerine Gül, “Bunu başkaları düşünecek benim alanım değil” diyerek yanıtladı.

Her şey temiz testle temiz

- Başbakan’ın sağlık durumu nasıl? Çok speküle ediliyor. Durumun kötü olduğunu iddia edenler de var...
Hayır, hayır. Çok şükür iyi. Ameliyat sonrası da gördüm. Doktorlarıyla da konuştum. En ufak tereddüde yer vermeyecek şekilde testler yapıldı. Her şey temiz, testler temiz. Önlem almayla ilgili bir operasyondu. Doktorlar ihmal etmek istemedi. Tabii ki hepimiz gibi şikayetleri söz konusu. Ama şunu bütün samimiyetimle ve inandırıcılığımla söylüyorum ki herkesin başına gelebilecek ama hiçbir sıkıntı ve tedirginliğe mahal bırakmayacak bir durumu var. Başbakan’a kalsa o bu hafta çalışmaya başlar. Sadece bir dinlenme dönemi. Evde doktor falan yok. Ameliyat sonrası bir iki gün kontrole geldiler, o kadar. Şu anda evinde çalışıyor. Kendisine acele etmemesini söyledim. Ama herkese söylüyorum. Ameliyat olan bir insanın birazcık dinlenmesinden normal bir şey olamaz. Gerçekten Sayın Başbakan’ın kaygı duyulacak sağlık sorunu söz konusu değil.

Türkiye arınıyor

- PKK ve KCK’nın iç içe geçtiği yönünde sizin de tespitiniz var mı?

Geceleri 50-100 kişi sokağa çıkıyor, molotofla otobüsleri etrafı yakıyorsa, bunlar bireysel mi, arkasında birileri var mı, bunu bulup çıkarmak güvenlik güçlerinin görevi. İddianame bekleniyor. Kimin tutukluğu devam edecek kim serbest bırakılacak belli olacak. Ama ortada bir şey var gibi görünüyor.

- Faili meçhuller dosyası yeniden açıldı...

Kim yanlış yapıyorsa yanına kar kalmıyor. Araştırılmasının önemli yanı bundan sonrası için caydırıcı olması. Ama intikam duygusu ile değil hukuk sistemi içinde aydınlatılması geleceğin temiz olmasını garanti ediyor. Bu bir arınmadır. Biz o olayları hep beraber yaşadık, dedelerimizden duymadık. Ama yapanın yanına kalırsa, alan müsait gibi bir nevi azmettiriciliğe dönüşüyor, caydırıcılık gidiyor. Türkiye arınıyor.

- PKK’ya yardım eden işadamları ile ilgili yıllar önceki MGK’larda infaz karar alındığı iddia ediliyor...

Böyle bir şey olmaz. Hukuk dışı davranış içinde şunu yapın denmez. Eskiden de böyle bir şey olmazdı.

- Yeşil yaşıyor mu?

Kişi takip etmek benim işim değil.

- MİT’e sordunuz mu?

Sorarız...

Avrupa zorlu süreçten geçiyor

- AB’nin yaşadığı kriz karşısında Türkiye’de aşırı özgüvenli yorumlar yapılıyor...

Hiç hoş değil. Unutmayalım bugün bizim kişi başına milli gelirimiz 10 bin dolar iken o AB’de kişi başına milli gelir 30-40 bin dolar. Bunu yakalamamız için 2023’e kadar yıllık yüzde 10 büyümemiz lazım. Bizim her sene yüzde 10 büyümemiz onların iyi olmasına bağlı. Kaldı ki ekonomide bugün geldiğimiz noktada AB uyum sürecinin olumlu etkisini göz ardı edemeyiz. Bizim, AB’nin engellerine takılmadan fasılları kendi içimizde tamamlamamız ve açığı süratle kapatmamız lazım. AB zorlu süreçten geçiyor ama batacak değil. Ne yapıp yapıp çözüm bulacaklar. Bugün yaşananlar konjonktürel.

DİĞER YENİ YAZILAR