Dink cinayetinde kimin ihmali var?

Hrant Dink cinayetinde çok ağır, çok vahim bir görev ihmali olduğuna artık kimsenin kuşkusu yok. İhmal var da, kimin ihmali? Görevden alınan Trabzon Valisi ve Emniyet Müdürü’nün mü? Trabzon eski Emniyet Müdürü ve şimdiki Emniyet İstihbarat Daire Başkanı’nın mı? Yoksa İstanbul Emniyet Müdürü ve diğer yetkililerin mi?

Haberin Devamı

Hrant Dink cinayetinde çok ağır, çok vahim bir görev ihmali olduğuna artık kimsenin kuşkusu yok. İhmal var da, kimin ihmali? Görevden alınan Trabzon Valisi ve Emniyet Müdürü’nün mü? Trabzon eski Emniyet Müdürü ve şimdiki Emniyet İstihbarat Daire Başkanı’nın mı? Yoksa İstanbul Emniyet Müdürü ve diğer yetkililerin mi?

İçişleri Bakanlığı’nın cinayetin hemen ardından Trabzon’da görevlendirdiği mülkiye müfettişlerinin soruşturma alanı şimdi genişlemiş durumda. İstanbul Emniyeti de şu anda Mülkiye müfettişlerinin soruşturma kapsamında.

Ki müfettişlerin soruşturdukları en önemli konu bu ihmal meselesi... Çünkü ortaya çıkan ihmal, öyle geçiştirilecek, basite alınabilecek türden değil. İnsanın kanını donduracak kadar vahim bir durum.

Trabzon Emniyeti, Hrant Dink’in öldürüleceği haberini bundan bir yıl önce muhbiri kanalıyla elde ediyor. Yani cinayeti işleyecek olan çete aşağı yukarı biliniyor, kimin öldürüleceği de biliniyor. Ve ihbar resmi işleme konuyor. Resmi yazı ile hem Ankara’ya Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı’na hem de Hrant Dink’in İstanbul’da oturuyor olması ve cinayetin de orada işleneceği bilindiği için İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne 19 Ocak 2006 tarihli resmi bir yazı ile bu bilgi ulaştırılıyor.

Resmi işlemler yerine getiriliyor ama bütün bunlara rağmen, Trabzon’daki ihbarcının verdiği bilgi 11 ay sonra gerçek oluyor. 19 Ocak 2007 günü Hrant Dink İstanbul’un göbeğinde gazetesinin kapısında polisin bildiği çetenin tetikçisi tarafından vurularak öldürülüyor. Yani tam anlamıyla göz göre göre, polisin gözü önünde bir cinayet.

Bugüne kadar kamuoyuna yansıyan bilginin özeti bu. Daha detaylı bilgi mülkiye müfettişlerinin soruşturması tamamlandığında ortaya çıkacak.

Zaten şu ana kadar bilinenlere bile bakıldığında bir görev ihmali, görev kusuru olduğu çok açık ve net.

Peki bunun sorumlusu kim? Sorumluyu elbette müfettiş soruşturması ve sonra da yargı belirleyecek.

Ancak iş sadece bürokratik sorumluluk mu?

Ana muhalefet partisi CHP’ye göre hayır. Bu işin siyasi sorumluluğu daha ağır. O nedenle de CHP şimdi hem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında hem de İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu hakkında Meclis soruşturması açılması için önerge hazırlıyor.

Deniz Baykal’ın bu konuda yaptığı açıklamalara göre, sorumluluğun asıl büyüğü siyasi iktidarda. İçişleri Bakanı’nın ağır hizmet kusuru işlediğini, görevi ihmal ettiğini düşünüyor CHP. Polis içinde son olaylar üzerine bazı hükümet üyelerinin de kabul ettiği ciddi bir kamplaşma, dinsel ve siyasal eğilim ağırlıkla farklı yapılaşmalar olduğu öne sürülüyor ve bunun sorumluluğunun da kuşkusuz hükümette, birinci derecede de Başbakan ve İçişleri Bakanı’nda olduğunu savunuyor CHP.

CHP’nin soruşturma önergesi önümüzdeki hafta Meclis’e gelecek. Ancak sonuç alabilmesi çok zor CHP’nin. En fazla soruşturma açılıp açılmamasına ilişkin ön görüşme yapılır. Ama o kadar. AKP oyları ile reddedilir o önerge.

Yani bu olayda bir siyasi sorumlu bulmak o kadar kolay değil. Fakat, mülkiye müfettişlerinin soruşturması konusunda hükümetin bugüne kadar izlediği hassas tutum devam ederse en azından bürokratik kademelerde epey sorumlu çıkar. Ve belki bu olay polis içindeki kamplaşmayı ve istenmeyen yapılaşmaları da bir ölçüde giderebilir.

Tabii hükümet isterse...

DİĞER YENİ YAZILAR