Devletle hükümet arasındaki türban sorunu

Dönem dönem devlet organları arasında bazı pürüzler, sorunlar hatta krizler çıkması hayatın doğal akışı içinde olağan sayılabiliyor. Ve bu sorunlar, krizler de şu veya bu şekilde çözüme kavuşturuluyor

Haberin Devamı

Dönem dönem devlet organları arasında bazı pürüzler, sorunlar hatta krizler çıkması hayatın doğal akışı içinde olağan sayılabiliyor. Ve bu sorunlar, krizler de şu veya bu şekilde çözüme kavuşturuluyor. AKP iktidarı döneminde de bu tür pek çok sorun ve kriz yaşandı ve atlatıldı. Ancak atlatılamayan ve önümüzdeki dönem de kolay kolay atlatılamayacağı anlaşılan tek bir sorun noktası, potansiyel kriz sebebi var: Türban...

Çünkü kamusal alanda türban, Cumhurbaşkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere devlet organlarınca "irticai sembol" olarak görülüyor. AKP iktidarı tarafından ise türban, inancın, inançlara bağlı yaşamın bir gereği olarak algılanıyor.

O yüzden de 3 Kasım 2002 gününden itibaren türban, devletin zirvesindeki en kritik tartışma ve kriz konularından birini oluşturuyor. Cumhurbaşkanı'nın yurt dışına gidiş gelişlerinde havaalanında karşılanması ve uğurlanması törenlerinde, ulusal bayramlar nedeniyle verilen devlet ve Meclis resepsiyonlarında iki yıldan beri hep türban krizi yaşıyor Türkiye.

Çankaya Köşkü ve Cumhurbaşkanı'nın bulunduğu alan ile askeri tesisler "kamusal alan" tarifine girdiği için Başbakan ve Dışişleri Bakanı Cumhurbaşkanı'nın ve TSK'nın hiçbir etkinliğine, törenine eşleriyle davet edilmiyor.

Ama öte yandan Başbakanlık Konutu, Dışişleri Konutu ve hükümet faaliyetlerinin yürütüldüğü diğer bazı mekânların "kamusal alan" tarifine girip girmediği tartışmalı...

Başbakan Erdoğan'ın ABD ziyaretleri, Emine Erdoğan ve diğer türbanlı bakan eşlerinin Beyaz Saray'da verdikleri görüntüler, diğer resmi temaslarda türban ağırlıklı görüntüler, bugüne kadar açığa vurulmamış olsa da Ankara'da ciddi biçimde tepki biriktiriyor.

Başbakan Erdoğan da elbette bu tepkilerin, hoşnutsuzlukların farkında ama muhtemelen "alışırlar" diye düşünüyor.

AKP cephesinin değerlendirmesi şu: Erdoğan, türbanlı eşinin başını açtırmak için iktidar olmadı. Aksine, özgürlüklerin kısılması, hatta zülum olarak değerlendirdiği okullarda ve başka bazı kamusal alanlarda türban yasağını kaldırmak için iktidar oldu.

Ama öte yandan Türkiye Cumhuriyetinin 80 yıllık geleneğine, görüntüsüne aykırı bir durum yaşanıyor bugün.

Şimdiye kadar modern Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir "first lady"si türbanlı değildi. Devletin zirvesinde hep çağdaş görüntüler hakim olmuştu. Ama bugünkü iktidarda durum değişti. Bugün Başbakan'ın, Meclis Başkanı'nın ve etkili bakanların çoğunun eşleri türbanlı. Ve "irticai sembol" diyerek bu hanımları kamusal alandan men etmek veya türbanlarını çıkartmak da söz konusu olamayacağına göre ne olacak?

Cumhurbaşkanı'nın bulduğu formül, Başbakan ve diğer AKP'lileri resepsiyonlara eşsiz davet etmek biçimindeydi.

Bu uygulama da hep tartışma yaratıyordu ama tartışma Türkiye'nin kendi içinde sınırlı kalıyordu. NATO zirvesi ve ABD Başkanı George Bush'un Ankara ziyareti sırasında görüldü ki bu da çözüm değil. Tam aksine, kendi içimizdeki kriz şimdi dışarıya da taşmış durumda.

Cumhurbaşkanı Sezer önceki akşam Dolmabahçe Sarayı'nda dünya liderlerine yemek veriyor, bütün liderleri eşli davet ediyor ama bir tek Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nı eşsiz. Davetin tek eşsiz lideri Tayyip Erdoğan oluyor.

Buna alternatif olarak Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Çırağan Sarayı'nda verdiği resepsiyonda ise davetlileri türbanlı eşiyle karşılıyor...

Zirvede yaşanan kamusal alan ve türbana ikili yaklaşım sorunu kolay aşılabilecek gibi gözükmüyor.

Acaba yarın ne olacak?

Örneğin 2007'de Sezer'in görev süresi dolduğunda, Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilip Köşk'e çıkarsa Emine Hanım inancından fedakârlık gösterip başını mı açacak?

DİĞER YENİ YAZILAR