CHP’nin dün yapılan olağanüstü kurultayından olağanüstü bir sonuç, bir sürpriz çıkmadı. Her şey beklendiği, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun planladığı gibi gerçekleşti. Farklılıklar yok muydu?
Vardı. Geçmiş kurultaylardan her yönüyle farklıydı dünkü kurultay. En dikkat çekici olan da şuydu: CHP özellikle son 8 - 10 yıldan beri Türkiye’de tek başına statükonun özellikle de laik rejimin bekçiliğini üstlenmişti.
Toplantılarda, olağan ve olağanüstü kurultaylarda, “Türkiye laiktir, laik kalacaktır” yazılı afiş ve sloganlar hep ön planda olmuştu. Salonlar hep bu sloganla inletilmişti.
Bu kurultayda CHP’nin laiklik duyarlılığı şüphesiz kaybolmuş değildi. Ama malumun ilamı alışkanlığından vazgeçilmiş.
Onun yerine 1980 sonrası CHP’de pek de alışık olunmayan başka hassasiyetlerin ön plana çıkarılmaya çalışıldığı gözlendi. Hem salonu süsleyen afişlerde, atılan sloganlarda bu vardı, hem de Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında. Öne çıkan unsur sol, sosyal demokrat değerler oldu.
Ezilen toplum kesimlerinin, işçilerin, çiftçilerin, emeklilerin sorunları Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında önemli yer tuttu.
Kılıçdaroğlu konuşmasında, uzun uzun AKP iktidarının laiklik başta olmak üzere cumhuriyetin temel değerlerini nasıl aşındırdığını anlatmadı. Geniş toplum kesimlerinin yaşadığı yakıcı sorunları dile getirdi; işsizliğe, yoksulluğa ve yolsuzluklara vurgu yaptı. Sorunlara CHP iktidarında nasıl çözümler üretileceğinden söz etti.
Temel hak ve özgürlüklerden bahsederken, “12 Eylül izlerinin tümüyle silineceği, özgürlükçü, çağdaş bir yeni anayasa” hazırlığı içinde olduklarını açıkladı Kılıçdaroğlu.
YÖK’ün kaldırılacağını, üniversitelerin bilimsel, yönetsel ve mali özerkliğe kavuşturulacağını vadetti. “Kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü” dedi. Bunun için gerçek bir yargı bağımsızlığı gerektiğini, DGM’lerin devamı niteliğinde olduğunu söylediği ve çok tartışılan özel yetkili mahkemelerin kaldırılacağını anlattı.
Asker ilişkileri konusunda da Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin kaldırılacağını söyleyerek bir ipucu verdi.
Dünkü kurultayda Önder Sav ile de deniz Baykal ile de koalisyona gitme gereği duymadan istediğini aldı Kılıçdaroğlu. Ki, zaten Ankara’ya gelen delegeler de onbinlerce partili de Kılıçdaroğlu’na istediğini vermeye hazırdı. Çünkü CHP tabanı artık muhalefette laiklik bekçiliği yapmak değil, iktidar olmak istiyor. Ve bu açıdan da Kılıçdaroğlu’nda umut görüyor.
LİDER OLDU MU?
22 Mayıs’ta yapılan kurultayda o günün şartlarında belki de biraz tesadüfen CHP’ye genel başkan olmuştu Kılıçdaroğlu. Fakat “vesayet altında” bir genel başkan. Genel Başkan olmuştu ama yönetimi Önder Sav şekillendirmişti. Eli kolu bağlı, kuşatılmış vaziyette genel başkanlık görevini sürdürdü. Ta ki tüzük krizi patlayıncaya kadar. Dünkü kurultayda kendi parti yönetimini oluşturma fırsatı yakaladı Kılıçdaroğlu. Vesayetten kurtuldu ama lider oldu mu?
En azından bu yol açıldı. Bundan sonrası artık 2011 seçimlerinde alacağı başarıya bağlı. Eğer makul bir başarı çıtasını aşabilirse sosyal demokratların, CHP’nin yeni lideri Kılıçdaroğlu olur. Bu da CHP’nin “devletçi, askerci parti” imajından sıyrılıp, özgürlükçü, halkçı, gerçek bir sol ve sosyal demokrat çizgiye oturup doğrultu tutarlılığını sağlayabilmesine bağlı. Kılıçdaroğlu’nun dünkü konuşmasında önemli yer tutan emekli ve emekçi kesimlerle, kadın ve gençlik kesimleriyle bağlarını kuvvetlendirip bu geniş toplum kesimlerinin desteğini alabilmesine bağlı.
Devletçilikten gerçek solculuğa, sosyal demokratlığa yöneliş...
Haberin Devamı