Hükümetin önümüzdeki dönem için birinci önceliği Avrupa Birliği. Müzakere takvimi alabilmek için yapılması gerekli demokratik reformlar konusunda en küçük bir eksik bırakmamak için titiz bir çalışma yürütülüyor.
Ancak bu arada son günlerde Doğu ve Güneydoğu'da ayrılıkçı terör örgütü PKK'nın (Yeni adıyla Kongra-Gel) tırmandırmaya çalıştığı terör eylemleri hükümetin işini doğal olarak zorlaştırıyor.
Oysa devlet televizyonunda sınırlı da olsa Kürtçe yayınların başlatılması, hapisteki eski DEP'li milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak'ın Yargıtay kararıyla salıverilmesi ve diğer demokratik açılımların bölgedeki havayı yumuşatacağı, ekonomik ve sosyal kalkınma için daha olumlu bir zemin oluşacağı beklentisi vardı.
Son günlerde artmaya başlayan terör eylemleri, DEHAP ve eski DEP milletvekillerinin çıkışları, bölge illerinde gerçekleştirdikleri gövde gösterisi niteliğindeki mitingler, bu mitinglerde atılan sloganlar, "Abdullah Öcalan'a özgürlük" çağrıları Ankara'da ciddi bir hayal kırıklığına neden olmuş durumda.
Son birkaç haftadır yaşanan bu olumsuz gelişmeler Türkiye'nin AB üyeliğini önlemeye dönük sinsi girişimler olarak yorumlanıyor. PKK'nın terörü artırarak iç çatışma havası yaratmaya çalıştığı, böylelikle hükümeti demokratik açılımları askıya alarak bu bölgede sert tedbirlere başvurmaya zorlama planları bulunduğu öngörülüyor.
Dün konuştuğumuz bir bakan, "Hükümet bu tuzağa düşmeyecektir. Biz Kopenhag siyasi kriterlerini tam olarak gerçekleştirmek ve anayasa ve yasa değişikliklerini uygulamaya, gündelik hayata geçirmek için gerekenleri yapma kararlılığımızı sürdüreceğiz" diyor.
Ya tırmanan PKK terörü?
Teröre karşı tavizsiz mücadelenin devam edeceğini, güvenlik güçlerinin gereken tedbiri almakta olduğunu söylüyor aynı Bakan ve ekliyor:
"Zaten terörle mücadele ayrı, demokratik açılımlar ayrı. Terör mücadelesi tavizsiz sürdürülecek ancak bunun yanı sıra demokrasi ve insan hakları bakımından gerekli düzenlemelerin ve eksikliklerin giderilmesi konularında da gereken yapılacak..."
Gerekenin yapılması konusunda Türkiye sınırları içinde sorun yok. Ancak, terörün asıl üssü Kuzey Irak'ta. Ve ABD işgalinden bu yana Türkiye Kuzey Irak dağlarındaki terör yuvalarına yönelik askeri operasyon yapamıyor. Bu yuvaların dağıtılması konusunda ABD ile prensip mutabakatı olmasına rağmen bugüne kadar yürütülen görüşmelerden
somut adım atılması, somut eylem planı belirlenmesi konusunda hiçbir olumlu yanıt alınamadı.
Şimdi hafta sonunda Ankara'ya gelecek olan ABD Başkanı George Bush ile yapılacak görüşmelerin ana gündem maddelerinden birini bu konu oluşturacak: Kuzey Irak'taki PKK'ya karşı ortak operasyon...
Fakat, Irak'ın orta ve güney kesimlerinde zaten yeterince sorunla boğuşan ABD'nin kendi açısından hiçbir sorun yaşanmayan Kuzey'de PKK'ya karşı bir operasyona en azından bugün için sıcak bakmadığı da biliniyor. ABD PKK'ya yönelik askeri bir operasyonu bugün için kendi çıkarlarına uygun görmüyor. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Eric Edelman da geçen hafta düzenlediği basın toplantısında, "Gündemimizde PKK'ya yönelik bir operasyon yok" diyerek bunu resmen açıkladı.
Türkiye'nin istikrarı ve güvenliği bakımından ise en önemli gündem maddelerinden biri bu. Bakalım Bush'un son sözü ne olacak?
Demokratikleşme ve terörle mücadele...
Hükümetin önümüzdeki dönem için birinci önceliği Avrupa Birliği. Müzakere takvimi alabilmek için yapılması gerekli demokratik reformlar konusunda en küçük bir eksik bırakmamak için titiz bir çalışma yürütülüyor
Haberin Devamı