Demokrasi temizliği mi hesaplaşma mı?

Haberin Devamı

Ergenekon’da 10. dalga da sonuçlandı, şimdi gözler 11. dalgada. Hatta Ergenekon soruşturması konusunda iyi haber alan gazetecilere göre 11. dalganın hedefi ve kapsamı da belirlenmiş. Yeni operasyon medya ve siyaset dünyasını hedef alacakmış, hatta bir eski Genelkurmay Başkanı da varmış...

Ergenekon tartışmalarının hemen her kritik noktasında Başbakan Tayyip Erdoğan başta olmak üzere her etkili ve yetkili şu hatırlatmayı yapmayı ihmal etmiyor:

“Sabredin. Kimse bağımsız yargıya müdahale etmesin, yanlış olsa bile bunu yine yargı düzeltecektir. Herkes müsterih olsun...”

İktidarın ve toplumun bir kesiminin oldukça memnun ve müsterih olduğu gelişmelerden yine muhalefet ve toplumun bir başka kesimi ise derin kaygı duyuyor.

İktidarın ve toplumun, medyanın bir kesiminin gelişmelere yaklaşımı şu şekilde özetlenebilir:

“Demokrasi temizliği. Devlet içine yuvalanmış demokrasi dışı oluşumları, Türkiye’yi istikrarsızlaştırıp darbe ortamı yaratmaya çalışan derin devlet çetelerini çökertme operasyonu...”

Muhalefetin ve toplumun diğer bölümünün yaklaşımı ise tamamen aksi yönde. Hem de sadece muhalefet ve toplumun, medyanın bir bölümünde değil yargı ve yargı ile ilgili kurumların da derin endişeler taşıdığı gözleniyor.

Muhalif kesimin yaklaşımı ve yargısı tamamen zıt yönde. Bu davanın siyasi niyet taşıdığı, hesaplaşma mantığı ile yürütüldüğü, muhalefeti susturma, yıldırma amacı güttüğü kanaati çok yaygın...

Sadece muhalefet değil son günlerde yargı organlarının tepe noktalarından da ciddi rahatsızlıklar yansıyor kamuoyuna. Ayrıca yargı ile ilgili organlar da örneğin İstanbul Barosu ve Barolar Birliği geçen hafta yaşanan seri gözaltıların ardından çok sert açıklamalar yaptı. Dün YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun sert açıklamaları ortamı biraz daha gerdi, kafaları biraz daha karıştırdı.

Ba arada, geçen hafta sonunda Ankara’da yaşanan üst düzey trafik; Genelkurmay Başkanı’nın kuvvet komutanları ile yaptığı 7 saatlik toplantı, ardından Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile görüşmesi, bunun ardından Başbakan Erdoğan’ın İçişleri ve Adalet Bakanları ile yaptığı toplantılar...

Ve dün İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in Ankara’ya gelip Adalet Bakanı ile görüşmesi...

Bu trafiğin Ergenekon operasyonlarından bağımsız olduğunu kim düşünebilir?

Ergenekon soruşturması, operasyon ve gözaltılar tabii ki, yasalar ve hukuk çerçevesinde yürütülüyor. Ancak, işin başından itibaren siyasetin eli, aklı bu işin içinde. Daha ilk günlerden Başbakan “Bu davanın savcısıyım” diye kendini bağladı. Ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Deniz Baykal da “Sen savcısı isen ben de avukatıyım” diye yanıt verdi.

Türkiye uzunca bir süredir hemen her kritik konuda olduğu gibi Ergenekon konusunda artık tam anlamıyla cepheleşmiş durumda. Bu kafa karışıklığı ve cepheleşme belki de ek iddianamenin çok gecikmesinden. Kimin ne için gözaltına alındığının, neyin ne için yapıldığının net biçimde anlaşılamamış olmasından. Sapla samanın elmalarla armutların aynı kefeye konuluyor olmasından.

DİĞER YENİ YAZILAR