Ana siyasi aktörler yeni yıla çok sert giriş yaptılar, önceki günkü grup konuşmalarıyla.
Meclis’e, siyasete tam anlamıyla bir sertlik ve gerilim havası hakim oldu. Uludere faciası üzerinden yürütülen siyasi gerilim, siyasetteki yumuşama, barış ve istikrar beklentilerini ters yüz etti.
Meclis’te önceki gün yaşanan sert tartışmaları, gerilimi BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la konuştuk. Başbakan’ın tutumundan, üslubundan yakınıyor Demirtaş ve şunu söylüyor:
“Oysa böylesi açılı, olumsuz ortamlardan da hayır çıkarılabilir. Ama bunun için güçlü bir siyasi irade gerekiyor. Medya üzerinden konuşmakla, hakaret etmekle bir yere varılamaz. Başbakan Erdoğan, çözüm üretmek yanlısı görünmüyor, üslubunda ‘nereden incelirse orda kopsun’ resti var. Oysa Uludere’de yaşadığımız bu acı olay bile fırsata çevrilebilirdi. Ama Başbakan bizi suçlama, bize hakaret etme yoluna gitti...”
“Sizin grup konuşmanız da sert ve suçlayıcı değil miydi?” diye sorduğumda yanıtı şu oldu Demirtaş’ın:
“Bizim grup toplantımız, Başbakan’ın bize hakaretler yağdırdığı o konuşma öncesinde olsaydı benim konuşmam sert olmazdı. Ama Başbakan’ın o suçlamalarına, hakaretlerine cevap vermesem olmazdı...”
Bizdeki siyaset yapma biçiminin doğası gereği “cevap”, bir başka cevaba ve suçlamaya zemin hazırlıyor. Karşılıklı cevap ve suçlamalarla da gerilim her gün biraz daha tırmanıyor. Bu da ülkeyi kimsenin arzu etmediği noktalara doğru sürüklüyor.
“Haklısınız” diyor Demirtaş ve ekliyor:
“Bu siyasal tartışma üslubu, biçimi, bizi iyi yerlere götürmez. Bu, gerilim ortamını daha da derinleştirmekten, ülkeyi kaotik bir ortama sürüklemekten başka bir yere götürmez bizleri. Biz bunu öteden beri görüyoruz ve söylüyoruz.
Bugün tek çıkış yolumuz var; diyalog. Biz hep diyalogdan yana olduk.
Başbakan, devletin istihbarat raporlarına bakarak karar veriyor, politika belirliyor. Oysa bizimle de görüşse, anamuhalefetle, MHP’yle birlikte hepimiz bir araya gelsek oturup konuşsak, sorumluluğu paylaşsak, birlikte çözümler üretsek daha sağlıklı olmaz mı? Bizce olur. Ama şu da aklımıza gelmiyor değil; Uludere olayının içyüzünü Başbakan bizden çok daha iyi biliyor, daha fazla bilgi sahibi. Acaba, dünkü kızgınlığı, bize yönelik hakaretleri, bizim üzerimizden başka yerlere mesaj vermeye mi dönüktü diye de düşünmüyor değilim.”
Türkiye’nin mevcut siyasi gerilimin daha da tırmandırılmasını taşıyamayacağını söyleyen Demirtaş Başbakan Erdoğan’a diyalog çağrısı yapıyor:
“Uludere’deki bu vahim olay olduğu gün biz siyasi parti başkanları bir araya gelip konuşabilmeliydik. Eğer aramızda o görüşme olsaydı dün (önceki gün) Meclis’teki o sert tartışmalar, suçlamalar olmazdı. Siyasetteki bu sertlik Uludere katliamından bile daha fazla gerilim çıkarıyor. Bunu artık görmeliyiz.
Gün tansiyonu düşürme günü, diyalog günü olmalı. Gerilimin kimseye fayda sağlamayacağını görmeliyiz artık. Diyalog için Başbakan öncülük yapmalı, ülkeyi başka bir atmosfere taşımalıdır. Ülkenin bugün içinde olduğu bu kadar ağır gerilim, bu kaotik atmosfer hiç doğru değil, tehlikeli...”
Evet bu ortam, sürdürülebilir değil. Demirtaş, “tek çıkar yol diyalog” diyor. Haklı, bu ağır havanın, bu yüksek gerilimin bir an önce dağıtılmasını sağlayacak tek yol siyasi diyalog mekanizmalarının işletilmesi...
Ama nasıl? İlk adımı kim atacak?
Demirtaş’tan diyalog çağrısı...
Haberin Devamı