“Dedemizin gazetesi” edebiyatı...

Haberin Devamı

Gazeteler de tıpkı diğer şirketler gibi zaman zaman el değiştiriyor. Birileri kuruyor, geliştirip büyütüyor, itibar kazandırıyor, bir süre sonra ekonomik veya başkaca sebeplerle diğer bir sermaye sahibine satıyor.

Türk basının yakın tarihinde bunun iyi ve kötü çok sayıda örneği var. (Nedense 30 yılı aşan meslek hayatım boyunca ben kendimi hep kötü örneklerin içinde buldum).

Son örnek bizim gazetemiz Vatan’ın ve

Milliyet’in el değiştirmesi.

Demirören ve Karacan ailelerinin yüzde 50’şer payla oluşturdukları DK Gazetecilik A.Ş tarafından satın alınmıştı Vatan ve Milliyet

gazeteleri.

İlk günlerde çok iddialı açıklama ve demeçleri vardı yeni patronlardan Ali Karacan’ın. “Dedemin gazetesi” deyip nasıl bir “Milliyet sevdalısı” olduğunu anlata anlata bitiremiyordu.

Elbette güzel bir şey...

Dedesi Ali Naci Karacan’ın kurup büyüttüğü, itibar kazandırdığı gazetenin yüzde 50 hissesi yeniden aileye dönüyordu. Bunun haklı gururunu, sevincini elbette yaşamalıydı Karacan.

Ama bu işin duygusal yanı kadar, belki ondan daha önemli bir de ekonomik tarafı vardı. Yerine getirilmesi gereken bazı yükümlülükler vardı. Devir alınan şirketler için yapılması gereken ödemeler vardı.

Vatan ve Milliyet gazetelerinin rekabet gücünün korunup sürdürülebilmesi için yatırıma,

işletme sermayesine ihtiyaç vardı...

Bu mali yükümlülüklerin nasıl yerine getirileceği belli; ortaklar pamuk elleri cebe atacaklar.

Ama devir teslim törenleri bitip iş finansman noktasına gelince, Karacan ailesi yan çizmeye başlıyor.

Mali yük bütünüyle Demirören ailesinin üzerine kalıyor. Karacanlar’ın yapması gereken yükümlülükleri de Demirören ailesi yapmaya başlıyor.

İşin en ilginç yanı da 20 Temmuz 2011 günü Karacanlar DK Gazetecilik A.Ş Yönetim Kurulu üyeliklerinden istifa edip ortadan kayboldular.

Bu tarih önemli. Çünkü 1 gün sonra yani 21 Temmuz 2011’de Karacanlar’ın sözleşme gereği taahhüd ettikleri sermayenin asgari tutarını yatırmaları gerekiyordu. 2.5 milyon TL’lik bu ödemeyi dahi yapmıyorlar ve bir gün önce de yönetim kurulundan çekiliyorlar.

O günden bu yana hukuk ve yargı sisteminin dolambaçlı yollarında yıpratma savaşı veriyorlar.

Peki verdikleri bu yıpratma savaşı ortaklarını, Demirören ailesini mi yıpratıyor?

Bu durumun Demirören ailesini üzdüğüne kuşku yok.

Ama olan asıl gazetelere oluyor...

Vatan ve Milliyet gazeteleri, Karacanlar’ın ticaret mahkemesinden aldırdıkları tedbir kararları nedeniyle aylardan beri kayyum yönetiminde.

Sıradan bir ticari işletme belki bir süre kayyum yönetimiyle hayatiyetini sürdürebilir. Ki bizim ülkemizde o bile çok zor, sıkıntılı bir süreçtir.

Ama gazeteyi kayyuma yönettirmek olacak iş değil.

Ki, bizler bunun sıkıntısını aylardan beri görüyoruz, yaşıyoruz. Bu durum gazetelerimize kan kaybettiriyor.

“Dedemizin gazetesi” edebiyatını dillerinden düşürmeyenlerin bugün yaptıkları, yapmaya çalıştıkları, dedelerinin kurucusu olduğu Milliyet’i de, Vatan’ı da kundaklamaktan farksız.

DİĞER YENİ YAZILAR