Cumhurbaşkanı ve laiklik davası...

Haberin Devamı

Bir umut, bir iyimser beklenti vardı Anayasa Mahkemesi’nin dün verdiği kararla ilgili olarak. Zayıf bir ihtimal de olsa Mahkeme’nin iddianameyi reddetmesinin AKP’yi rahatlatacağı, yaşanan yüksek gerilimin düşüş sürecine girebileceği umuluyordu.
Ama olmadı. Anayasa Mahkemesi ,Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın iddianamesini oybirliği ile kabul ederek AKP hakkındaki kapatma davasında süreci işletmeye başlattı.
Bu karar kimse için sürpriz olmadı. Sürpriz olan sonuç ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili oylama.
İşte bu beklenmiyordu. Beklenen, Yüksek Mahkeme’nin hiç tartışmadan, oylamadan Cumhurbaşkanı Gül’ü kapsam dışına çıkarabileceği veya şu aşamada hiç tartışmadan hüküm sırasında Gül’ü dışarda tutabileceği idi.
Fakat öyle olmadı. İddianamenin kabulü konusunda ciddi bir tartışma yaşanmaz, oy birliği ile karar alınırken Gül’ün durumunun ciddi bir tartışmaya neden olduğu anlaşılıyor. Sonuçta da 7/4’lük bir oy çokluğu ile Cumhurbaşkanı Gül’ün adı dava dosyasında kaldı.
Bu son derece önemli bir durum. Bu konuda hiç oylama yapılmamış olsaydı belki dava sonucuna kadar fazla dikkat çekmeyecek, önemsenmeyecekti. Ama şimdi durum farklı.
Çünkü Türkiye’de iktidar veya iktidar ortağı bir parti hakkında ilk defa kapatma davası açılıyor değil. Daha önce de bir iktidar partisi hakkında laikliğe aykırı fiilleri nedeniyle dava açılmış ve bu parti (Erbakan’ın Refah Partisi) kapatılmıştı. Ancak hiçbir dönemde görevdeki cumhurbaşkanı ile ilgili bir iddia, suçlama yargıya taşınmamıştı.
Dün yapılan oylama ve alınan kararla bir anlamda görevdeki Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın rejimin temel ilkelerine bağlılığı tartışmalı hale düşürülüyor. Cumhurbaşkanı’nın geçmişte gerçekleştirdiği iddia edilen laikliğe aykırı eylemleri yargı gündemine taşınmış oluyor.
SİYASİ Mİ HUKUKİ Mİ?
Evet dava süreci dün itibariyle fiilen başlamış durumda. Şimdi Anayasa Mahkemesi iddianameyi AKP’ye gönderecek ve yazılı savunma isteyecek.
AKP ne yapacak?
Olanları sineye çekip, “her şey normal hukuk kuralları çerçevesinde oluyor” mantığı ile savunmasını sunup sonra da aklanıp temize çıkmayı mı bekleyecek?
Hayır.
Çünkü AKP başından itibaren olup bitenlerin normal hukuki bir sürecin işlemesinden ibaret olduğuna inanmıyor. Bunun kendilerine karşı bir komplo, bir darbe girişimi olduğuna inanıyor. Bu komploya karşı hukuk yoluyla mücadele etmenin “giyotine kafa uzatmak”tan farksız olduğunu düşünüyor AKP’liler.
“Giyotine kafa uzatmama”nın, mücadele etmenin tek etkili yolu anayasa değişikliği. Böylelikle iddianameyi ve Anayasa Mahkemesi’nin dünkü kararıyla başlayan dava sürecini kesmeyi planlıyor iktidar partisi. Bu arada hem içerde hem de başta AB olmak üzere dış dünyada kamuoyu baskısı oluşturmaya büyük önem veriliyor.
Aslında AKP’nin formülü son derece basit. Anayasa’nın 68. ve 69. maddelerini değiştirerek istediği sonucu alabilir. Ancak bunu tek başına veya DTP desteği ile yapmak istemiyor. En azından MHP’nin desteğini almaya çalışıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR