Cumhurbaşkanı siyasi krizi niye konuşmadı?

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dün CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile iki saate yakın mantı yiyip dış politika, Kuzey Irak konuştuktan sonra konuyu iç siyasi krize getirmemiş olması herkesi şaşırttı.

Oysa ülkedeki gerilim ve kutuplaşma eğilimleri, yaşanmakta olan siyasi kriz bütün toplum kesimlerini kaygılandırıyor. O nedenle de başta TÜSİAD ve Odalar Birliği olmak üzere sivil toplum örgütleri ayağa kalkıyor. Peş peşe sağduyu ve uzlaşma çağrıları yapılıyor. Yoğun bir görüşme trafiği yürütülüyor.

Tam bu ortamda Cumhurbaşkanı Gül, siyasi parti liderlerini sırayla Çankaya Köşkü’ne davet ediyor.

Cumhurbaşkanı’nın bu girişimi ilk duyulduğunda herkesin aklına gelen şu olmuştu:

“Evet Cumhurbaşkanı da tehlikeyi gördü ve devreye giriyor. Liderlerle yapacağı görüşmelerde itidal tavsiyesinde bulunacak ve gerilim ortamının süratle kaldırılması için bütün siyasi partilerin uzlaşmasını isteyecek. Muhalefet liderlerinin görüş ve önerilerini dinledikten sonra da Başbakan Erdoğan ile görüşecek ve ardından gerekirse parlamentoda temsil edilen bütün partilerin liderlerini yuvarlak masa etrafında toplayacak...”

Önceki günkü tahmin ve beklentiler özetle böyleydi.

Ama dün ilk olarak görüşmeyi öğle yemeğinde bir araya geldiği Deniz Baykal ile yaptığı 1 saat 40 dakikalık görüşmenin ardından yapılan açıklama bu beklentileri boşa çıkardı.

Cumhurbaşkanı bu konuya, iç siyasete hiç girmemiş...

Bütün Türkiye’nin kaygı duyduğu gerilimi, siyasi krizi Cumhurbaşkanı görmüyor mu?

Elbette görüyor ve elbette kaygı da duyuyor. Ama bu konuda ne Baykal’a ne de Bahçeli’ye bir şey söylüyor. Ne uyarısı ne de önerisi var.

Niye Türkiye’nin bu en önemli meselesine kayıtsız kalıyor Cumhurbaşkanı?

Bilemiyoruz...

Ancak muhtemelen sonuç şu anda böyle bir girişimin sonuç vermeyeceğini gördü.

Öyle ya ne diyecek Deniz Baykal’a?

Gerilimin kaynağını çok iyi biliyor.

Bugün yaşananların, AKP’nin kapatılma riskiyle Anayasa Mahkemesi’nin kapısına gelmesinin gerisinde onay verdiği, altına imza attığı türbanla ilgili anayasa değişikliği var.

“Siz de destek verin, uzlaşma ile anayasayı değiştirip AKP’nin kapatılmasının önüne geçin” diyebilir miydi?

Baykal’ın buna yanıtının ne olacağı sır değil. Üç gün önce partisinin grup toplantısında son sözünü söyledi. Bahçeli de öyle...

İkinci ihtimal, Ankara kulislerinde iki günden beri konuşulan şu formül:

“Anayasada iki değişiklik yapılsın. Önce türbanı serbest bırakan anayasa değişikliğini yürürlükten kaldıran bir değişiklik yapılsın. Birinci kavga, gerilim ve mahkeme konusu gündemden kalksın. Ardından da AKP’yi kurtaracak, parti kapatmalarını zorlaştırıcı anayasa değişikliği yapılsın...”

Bu da Tayyip Erdoğan ve AKP’nin kabul edebileceği bir formül gibi gözükmüyor.

O nedenle Cumhurbaşkanı Gül muhtemelen bir süre daha beklemeyi, gelişmeleri izlemeyi daha yararlı görüyor. Bu arada Deniz Baykal ile ilişkileri sıcaklaştırma yoluna gidiyor.

Belki de kafasındaki somut çözüm ve uzlaşma formülünü önce Başbakan Erdoğan ile görüşecek. Önce onu ikna edecek. Ardından da Erdoğan muhalefet turuna çıkıp uzlaşma sağlamaya çalışacak.

Belki...

DİĞER YENİ YAZILAR