Cumhurbaşkanı’nın şike hassasiyeti...

Haberin Devamı

Gündemin siyaset dışına kaymasında, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın rahatsızlığı ve on günden beri istirahatte olmasının da etkisi kuşkusuz büyük. Erdoğan Ankara’da, direksiyon başında olsaydı gündemi şimdiye çoktan değiştirirdi.

Geçen hafta sonunda önce şike iddianamesinin “yarın açıklanacağı” duyurusunun yapılması, ertesi gün de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün veto haberinin gelmesi spor ve siyaset dünyasını sarstı.

Şimdi Türkiye yeniden futbolda kaosu ve Cumhurbaşkanının vetosunu tartışıyor.

Cumhurbaşkanı yasayı veto gerekçesini yazılı olarak açıkladı. Ancak dün soru üzerine bir de sözlü açıklama yapma ihtiyacı duydu.

Aylardır merakla ve heyecanla beklenen, parlamentoda iktidar ve muhalefet arasında ender rastlanan bir uzlaşmayla çıkarılmış olan bu yasayı neden veto etmişti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül?

Dün Çankaya Köşkü’nde yapılan TÜBİTAK Bilim Ödülleri töreninin ardından verilen resepsiyonda gazetecilerin sorusu üzerine veto gerekçesinin altını bir kez daha şu sözlerle çizdi Cumhurbaşkanı Gül:

“Benim bir daha görüşülmek üzere yasayı Meclis’e göndermemdeki en önemli gerekçe, suç ve ceza arasındaki dengeyi kurmaktır.

Suç ve ceza arasındaki dengede ölçüsüzlük ve caydırıcılık etkisinin yok olduğunu gördüm....”

Yani Cumhurbaşkanı Gül, yapılan son yasal düzenleme ile şikeye verilen hapis cezalarının indirilmesinin bu alanda caydırıcılık etkisini yok edeceğini düşünüyor.

Suç ve cezanın ölçülü bir denge içermesi gerektiğini söylüyor. Meclis’e bunu tavsiye ediyor.

Cumhurbaşkanı Gül, sorunun “şike yasası” diye özetlenerek sorulmasına da itiraz ediyor. Meselenin sadece şikeye indirgenmemesi gerektiğini belirtiyor ve ekliyor:

“Bu sadece şike yasası değil ki, sporun içindeki bütün alanlar var burada. Bahis var, sporda şiddet var, şike de var. Büyük bir düzenleme bu. Onun için suç ve ceza dengesi çok önemli. Takdiri Meclis yapacaktır ama mevcut haliyle (veto edilen yasa) bunun yeni suç işleyecek olanlara caydırıcılığının geniş alan içinde etkisizleştiği kanaati oluştu bende...”

Cumhurbaşkanı Gül, veto ettiği yasanın spor suçları ve cezaları arasındaki “ölçülülük” ilkesini bozduğuna vurgu yapıyor.

Denebilir ki şimdiki durumda ölçülülük ilkesi var mı?

“Hangi hukuk devletinde şikeye 130 yıl hapis cezası öngörülüyor?” diye de sorulabilir.

İşte zaten asıl sorun da bu noktada düğümleniyor. Yürürlükteki yasanın henüz mürekkebi kurumadan ilk uygulama sonuçları ortaya çıkınca, iktidar muhalefet uzlaşmasıyla alelacele yeni yasa çıkarılması gereği de bu sorun yüzünden çıkıyor.

Ölçüsüzlük yasada değil uygulamada...

Yasa koyucu, önceki dönem parlamentosunun çıkardığı yasanın uygulama biçimini görünce “amaç bu değildi” diye düşünmüş olabilir. Ayrıca, halen yürürlükte olan yasada şike suçunun DGM’lerin devamı niteliğinde olan “Özel Yetkili” mahkeme ve savcıların görev alanına gireceğini de öngörmemişti. Ama soruşturma, dava bu kapsamda yürütülüyor...

Aslında yargı alanındaki bu tür ölçüsüzlük örnekleri sadece şike konusunda yaşanmıyor. Ergenekon, Balyoz, KCK operasyonları ve davalarında da pek çok ölçüsüzlük şikayetleri var. Uzun tutukluluk süreleri, milletvekillerinin hala tutuklu olmaları hala tartışılıyor.

Sorun yasalardan çok uygulamada...

DİĞER YENİ YAZILAR