Cumhurbaşkanı adayları halka ne vaat edecekler?

AKP’nin içine düştüğü sıkışıklıktan kurtulmak için ortaya attığı cumhurbaşkanını iki turlu seçimle halka seçtirme projesi işlemeye devam ediyor

Haberin Devamı

AKP’nin içine düştüğü sıkışıklıktan kurtulmak için ortaya attığı cumhurbaşkanını iki turlu seçimle halka seçtirme projesi işlemeye devam ediyor. Buna yönelik anayasa değişiklik teklifi dün Meclis Anayasa Komisyonu’nda görüşüldü.

Önümüzdeki günlerde de muhtemelen Genel Kurul’da görüşülüp ilk tur oylaması yapılacak. Bu önemli projenin bugüne kadar gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği tartışılıyordu. Ancak Anavatan’ın da destek verme kararı almasıyla şimdi anayasa değişikliğinin en azından Meclis’ten geçme olasılığı yükseldi.

Cumhurbaşkanı da veto etmez, halkoyuna sunma gereği duymaz ise belki de cumhurbaşkanını halk seçecek.

Ve bu durum yeni ve çok daha ciddi bir tartışmayı beraberinde getirecek. Cumhurbaşkanını Meclis’e değil halka seçtirmenin parlamenter sistemin özüyle çelişip çelişmediği bir yana, en basitinden cumhurbaşkanı adaylarının propaganda çalışmaları bile tartışma konusu olacak.

Cumhurbaşkanını halk seçecek ama yetkileri aynı kalacak.

Görev ve yetkiler Anayasa’nın 104. maddesinde belirtilmiş. O zaman adayların ve adayları destekleyen partilerin propaganda bazını bu madde oluşturacak.

104. maddede deniliyor ki; “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milletinin birliğini temsil eder...”

Kırıcı, yıkıcı bir seçim kampanyasıyla birliği temsil edilecek olan milletin iki kampa ayrıldığı bir ortamda seçilecek cumhurbaşkanının bu birliği daha sonra nasıl temsil edebileceği ayrı konu.

Seçim meydanlarında ne diyecek cumhurbaşkanı adayları? Halka ne vadedecekler?

Bunun çerçevesi de elbette Anayasa’nın 104. maddesinde sıralanan görev ve yetkiler olacak.

Mevcut Anayasa’daki görev ve yetkilere göre adaylar acaba şunları mı söyleyecekler?:

- Meclis’in kabul ettiği yasaları onaylamak, veto etmek veya Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak:

“Yasaları en iyi ben incelerim”,

“En iyi ben veto ederim”,

“En hızlı ben onaylarım”...

- Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Başkomutanlığını temsil etmek:

“Askerliğimi kısa dönem çavuş olarak yapmıştım Başkomutanlığı çok iyi yaparım.”

“Ben asteğmen olarak yaptım, benim başkomutanlığım daha ağırlıklı olur.”

“Kuzey Irak’ı işgal emri verip, PKK’nın kökünü kuruturum...”

“Askerlik süresini kısaltacağım.”

- Genelkurmay Başkanı’nı atamak:

En demokrat aday acaba, “Sivilleşmeden ve demokrasiden yanayım, onun için Genelkurmay Başkanlığı görevine bir sivil demokratı atayacağım...”mı diyecek?

- Atamalar da dahil hükümetin gönderdiği kararnameleri onaylamak:

“Hiç problem çıkarmam hükümetin gönderdiği bütün kararnameleri jet hızıyla onaylarım...”

“En iyi kararnameyi ben imzalarım.”

“Bürokratların üzülmesini istemem onun için hiçbir görevden alma kararnamesini imzalamam...”

- YÖK ve rektör atamaları:

“En iyi rektörü ben tayin ederim.”

“Ben daha iyisini, daha yakışıklısını/güzelini tayin ederim.”

“En çalışkan öğrenciyi YÖK üyesi, en zeki profesörü YÖK Başkanı yapacağım...”

- Yüksek Yargı ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin atanması...

“En iyi yargıcı ben tayin ederim.”

“Yüksek mahkemelere laik cumhuriyeti savunacak yargıçlar atayacağım...”

“Yüksek mahkemelerde alnı secdeye değmiş dindar hakimler görev yapacak...”

Bu söylemlerle bu sloganlarla mı propaganda yapacak cumhurbaşkanı adayları?

Ya da Çankaya Köşkü’nü halka açma vaadinde mi bulunacaklar?

Yoksa rakiplerinin rejime, demokrasiye ve cumhuriyete bağlılığını mı sorgulayacaklar? Laik-antilaik kamplaşmasına mı bel bağlayacaklar?

DİĞER YENİ YAZILAR