CHP’deki krizi kurultaysız atlatabilmek çok zor...

Haberin Devamı

Milletvekili genel seçimlerine tam yedi ay kaldı. Muhtemelen 12 Haziran 2011’de Türkiye seçime gidecek.
Bu seçim iktidar için olduğu kadar, muhalefet için, CHP için de kritik öneme sahip. Özellikle de CHP’nin yeni Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin siyasi geleceği bu seçimde alınacak sonuca bağlı.

Çünkü Kılıçdaroğlu, şimdiden “başarılı olamazsak bu koltukları bırakırız” taahhüdünde bulundu. Başarı ölçüsünü belirtmedi. Nedir başarı veya başarısızlık?
İktidar olursa, birinci parti çıkarsa elbette başarılı sayılacak. Ama ya olmaz, CHP seçimden yine ikinci parti çıkarsa, o zaman ölçü ne olacak?

Yüzde 23 veya 25 başarı mı sayılacak yoksa “en az yüzde 30” mu denilecek? Bunları ileride göreceğiz. Ancak başarı çıtası nereye konulursa konulsun önemli.
2011 seçimleri CHP için de, Genel Başkan Kılıçdaroğlu için de hayati önem taşıyor.

CHP ve Kılıçdaroğlu bu seçime nasıl hazırlanacak?
Mevcut parti yönetimi ile mi? Şu an için Önder Sav’ın tartışmasız hakimiyetinin sürdüğü belli olan mevcut Parti Meclisi ile mi?

Yeni yönetimin açıklamalarına bakılırsa öyle olacak. Olağanüstü kurultayın seçimden sonra yapılacağını söylüyor CHP’nin yeni yöneticileri. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun verdiği izlenim de o yönde.

Ama acaba gerçekten öyle mi, yoksa kafalarda başka bir plan mı var, belli değil. Kararı Kılıçdaroğlu verecek. Ve Kılıçdaroğlu’nun bu konudaki kararı da muhtemelen dün akşam saatlerinde yaptığı il başkanları toplantısından aldığı izlenimin analizine göre netleşecek.

Dün CHP’de Kılıçdaroğlu’na yakın bazı isimlerle konuştuk. Kurultay konusunda ciddi tereddütleri var; “Belki de hiç zaman kaybetmeden kurultaya gidip Parti Meclisi’ni yenilemek daha iyi” diyorlar.

Önder Sav ve arkadaşları zaten geçen hafta yapılan ama hukuki geçerliliği tartışılan PM toplantısında olağanüstü kurultay kararı almış durumda. Deniz Baykal ekibi ise öteden beri “Tek yol seçimli olağanüstü kurultay” diyor.
Ayrıca bir an önce olağanüstü kurultaya gitmemenin Kılıçdaroğlu açısından ciddi riskler içirdiği de ortada. Örneğin şu anda savaş baltasını gömmüş gibi gözüken Önder Sav ve arkadaşları acaba yarın ne yapacaklar?
PM’deki denge acaba iki hafta sonra Kılıçdaroğlu lehine değişecek mi? Şüpheli. Eğer değişmez ise ve Önder Sav hukuken en geç 3 Aralık’ta toplanması zorunlu olan Parti Meclisi’nde MYK’nın tümü veya bazı üyeleri için güvensizlik oyu verir ve düşürürse ne olacak?
Bu son derece ciddi bir risk.

İkinci risk şu:

2011 seçimlerinde milletvekili adaylarının nasıl belirleneceğine Parti Meclisi karar verecek.
Tıpkı 2007 seçimlerinde olduğu gibi bazı illerde göstermelik ön seçim yapılacak. Ama büyük ölçüde merkez yoklaması sistemi esas alınacak. Önder Sav ekibinin ağırlıkta olduğu Parti Meclisi, Kılıçdaroğlu’nun önerdiği adayları mı kabul edecek yoksa tam aksine Kılıçdaroğlu’nun milletvekili yapmak istediği isimlerin üstünü çizip Sav’a yakın isimleri mi yazacak?

Tabii ki ikincisini yapacak. Hatta MYK’nın yeni üyelerinin çoğunun listelere girememesi bile sözkonusu olabilecek.
Özetle Kılıçdaroğlu’nun kendi deyimiyle “iktidar yolculuğunu veya koşusunu” mevcut Parti Meclisi ile hızlandırabilmesi zor.
Hatta son derece riskli.

DİĞER YENİ YAZILAR