CHP’deki fay hatları...

Haberin Devamı

Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan seçildiği kurultayda yaptığı ilk konuşmasında partiyi değiştireceğinin, dönüştüreceğinin sinyallerini vermişti. Muhtemelen kafasında 1972’de Bülent Ecevit’in yaptığının bir benzerini gerçekleştirmek vardı. Yani “Devlet Partisi” görüntüsü veren CHP’yi “Halk Partisi”ne dönüştürerek iktidara taşımak.

Ancak işler umduğu gibi yürümedi. Öncelikle iktidara taşımayı hedeflediği partide kendi iktidarı tartışmalı durumda oldu. Kendisine genel başkanlık yolunu açan CHP’nin güçlü adamı eski Genel Sekreter Önder Sav elini kolunu bağlıyordu.

Kılıçdaroğlu, tüzük operasyonuyla birlikte yaptığı sert hamle ile Önder Sav’ı bir ölçüde saf dışı bıraktı. Ama hala arzuladığı ekibi kurabilmiş, partideki iktidarını pekiştirebilmiş değil. Parti Meclisi’ndeki denge hala Önder Sav ve ekibinin lehine gözüküyor.

Sadece Önder Sav etkisi de değil, bugün CHP’de üç farklı güç odağı var: Eski karizmatik Genel Başkan Deniz Baykal ve ekibinin yönlendirdiği ekip, Önder Sav ekibi ve Kılıçdaroğlu’nun parti tabanındaki popülaritesi...

Bu üçlü yapı bugünkü CHP’nin adeta kritik fay hatları gibi. Hemen her önemli siyasi gelişmede fay hatları biraz daha belirginleşiyor.

Bu yapı içinde Kemal Kılıçdaroğlu CHP’yi nasıl dönüştürebilecek?

İşi zor...

Genel seçimlere altı ay kalmış ama CHP’nin kurultay yapıp yapmayacağı bile hala belirsizliğini koruyor.

Aslında kurultaysız çıkış ihtimalinin zayıf olduğunu Kılıçdaroğlu ekibi de görüyor ama muhtemelen parti içi dengelerin netleşmesini bekliyorlar.

Bu ardada Kılıçdaroğlu’nun attığı her adım, söylediği her söz parti içinde derin tartışmalara neden oluyor.

Partiyi dönüştürmek, devlet partisi kimliğinden halk partisi kimliğine, ulusalcı parti görüntüsünden özgürlükçü parti kimliğine taşıyabilmek giderek zorlaşıyor.

Dahası Kılıçdaroğlu’nun kendi ekibi içinde de bir söylem birliği, söylem tutarlılığı oluşturulabilmiş değil.

Halkçı, özgürlükçü CHP’ye doğru yol almaya çalışılırken Kılıçdaroğlu ve ekibinin önüne Kürt meselesi yakıcı bir sorun olarak geliyor.

Bu konuda CHP nasıl bir yaklaşım sergileyecek? Kürtleri küstüren, CHP’yi Doğu Güneydoğu’dan uzaklaştıran dünün söylemine, politikalarına mı devam edecek?

Kılıçdaroğlu’nun tutumuna bakılırsa etmeyecek gibi. Ancak bu noktada nasıl bir açılım yapabileceği de meçhul. Şu ana kadar söylenenlerde tam bir netlik yok.

Buna rağmen atılmaya çalışılan bazı adımlar (Sezgin Tanrıkulu’nun partiye üye yapılıp etkin bir görev verilmesi gibi), bazı açıklamalar (BDP’nin de yer alacağı bir sol blok) parti içinde sert fırtınalar esmesine yetiyor.

Kılıçdaroğlu’nun, BDP ile seçim ittifakının sözkonusu olamayacağını üstüne basa basa ifade etmesine rağmen Baykal ve Önder Sav ekiplerinin tepkisi dinmiyor.

Kulislerde konuşulduğu gibi Aralık ayı sonlarında gidilecek bir olağanüstü kurultay CHP’de şiddeti şimdiden kestirilemeyecek bir depreme neden olabilir. Çünkü parti içindeki güç odaklarında, fay hatlarında ciddi bir enerji birikimi var. Enerjilerini parti içi mücadelelerde tüketmek de CHP’lilerin zaten klasikleşmiş bir alışkanlığı...

DİĞER YENİ YAZILAR