Çete temizliği mi, muhalefeti sindirme harekatı mı?

Haberin Devamı

“Ergenekon” adı verilen çete soruşturması başlayalı bir yıldan fazla oldu. Bugüne kadar çok sayıda emekli asker, gazeteci, yazar, öğretim üyesi ve siyasetçi gözaltına alındı, sorgulandı. Bazıları tutuklandı, bazıları tutuksuz yargılanacak. Bu operasyon kapsamında tutuklanmış, 13 aydan beri cezaevinde yatanlar var.

Operasyonla ilgili kitaplar yazıldı ama henüz ortada iddianame yok. Bir yıldan beri tutuklu bulunanlar henüz neyle suçlandıklarını bilmiyorlar.

Ergenekon kapsamında ilk şok edici tutuklamalar AKP iddianamesinin açıklanmasından kısa bir süre sonra olmuştu. (İlhan Selçuk, Kemal Alemdaroğlu, Doğu Perinçek)

Arada başka gözaltılar da oldu ama en çarpıcı operasyon dün gerçekleştirildi. Dün iki emekli orgeneralin gözaltına alınması süreci son derece kritik bir aşamaya getirdi.

Operasyon başından itibaren askerle Türk Silahlı Kuvvetleri ile şu veya bu şekilde ilişkilendirilmeye çalışılıyordu. Başından itibaren fısıltı gazetesiyle bir takım haberler pompalanıyor, TSK’nın en üst kademelerinde görev yapmış ve yapmakta olan komutanların adları dolaştırılıyordu. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’in darbe günlüklerine atıf yapılarak darbe çetesinin üzerine gidileceği konuşuluyordu.

Ama nereye kadar?

Sorunun yanıtı dün itibariyle şekillenmeye başladı. Eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ve Tercüman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ufuk Büyükçelebi ile eski AKP milletvekili ve bugünün en sert AKP ve Erdoğan muhalifi Turhan Çömez’in de aralarında bulunduğu 24 kişi için gözaltı kararı çıktı.

Şimdi Meclis’teki bütün siyasetçiler, iktidarıyla muhalefetiyle bütün milletvekilleri, askeriyle siviliyle tüm toplum şu soruya yanıt arıyor: “Ne oluyor, nereye gidiyoruz?”

Evet gerçekten ne oluyor?

Toplumun yakından tanıdığı, hemen hergün kamuoyunun gözü önünde olan ve hemen hepsinin de hükümete muhalif olduğu bilinen bu isimler ne yapmışlar? Neyle suçlanıyorlar?

Hükümeti devirmek için askeri darbe teşebbüsünde mi bulunmuşlar? Bunun için silahlı örgüt mü kurmuşlar?

İşte bu noktada kafalar karışıyor. İllegal çeteleşmelerin çökertilmesine, darbe girişimlerinin önlenmesine elbette ki kimsenin diyeceği olamaz.

Ama acaba gerçekten öyle mi? Yoksa bu, bazı kurumlara ve kişilere itibar kaybettirmek, muhalefeti yıldırmak, sesini kesmek için bir gözdağı verme operasyonu mu?

Kafaları karıştıran soru bu.

Toplumun büyük kesiminde ve muhalefette hakim olan kanı, bunun muhalif sesleri susturmak için yürütülen bir gözdağı verme operasyonu olduğu yönünde...

O nedenle CHP Genel Başkanı Deniz Baykal gelişmelere çok sert tepki gösteriyor.

“Türkiye tarihi bir kırılma yaşıyor” diyor Baykal, ekliyor:

“Bu normal bir demokrasi de yaşanmayacak bir olay. Toplumun saygıdeğer insanları bir gecede yaka paça gözaltına alınıyorsa, demokrasi açısından ciddi sorunlar yaşanıyordur. Birden bire gözaltıların ortaya çıkması Türkiye’nin normal bir devlet olmaktan çıktığını gösterir. Topluma mal olmuş kişileri birden göz altına alamazsın. Bu ancak darbe dönemlerinde olur...”

Gelişmeler gerçekten de son derece tatsız...

DİĞER YENİ YAZILAR