Bu tartışma bitmez...

Haberin Devamı


Tüm hararetiyle, sertliği ile devam eden “Dersim” tartışması siyasetin ana gündemine oturmuş durumda.

Başbakan Erdoğan önceki gün ilan ettiği gibi, dün partisinin il başkanları toplantısında belgelerin bir kısmını açıkladı.

Bazı belgeleri gösteren Erdoğan katliamın bilançosunu da verdi:

“1937-38-39 yıllarında Dersim’de maalesef büyük bir dram yaşanıyor. Havadan, karadan toplarla Dersim’de hareket eden her şey katlediliyor...”

Bu dönemde Dersim’de toplam 13 bin 806 kişinin katledildiğini söyleyen Başbakan Tayyip Erdoğan tarihi bir açıklama yaptı dün ve şunu söyledi:

“Eğer devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim...”

Evet 75 yıl önce yaşanan Dersim trajedisi cumhuriyet tarihinin acı bir sayfasıdır. Aradan geçen 75 yılda açılan yara belki kabuk bağlamıştır ama kuşaktan kuşağa aktarılan anılar hafızalardaki yerine korumaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın devlet adına özür dilemesi son derece önemlidir. Bir ilktir...

Meselenin bir yanı, olumlu olan yanı budur.

Peki şimdi Başbakan’ın özür dilemesi ile bu tartışma, bu kavga burada bitecek mi?

Elbette ki bitmeyecek. Aksine bundan sonra daha da boyutlanacak, daha da yaygınlaşacak ve büyüyecek bu tartışma.

Çünkü Başbakan Dersim çıkışıyla belki cumhuriyet tarihinin acı, acıklı, dramatik bir sayfasını açıp, ülkenin, devletin tarihiyle yüzleşmesini hedeflemiyor sadece. Bunu yaparken aynı zamanda bu kanalla siyasi açıdan başka kazanımları da hedefliyor.

Dersim trajedisinin sorumlusunu da tesbit ediyor Başbakan Tayyip Erdoğan. “CHP ve CHP zihniyeti” diyor ve bu nedenle de CHP’nin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun da özür dilemesini istiyor.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzacebi’nin yanıtı gecikmiyor. CHP sözcüsü de Erdoğan’ın amacının Cumhuriyetle Mustafa Kemal Atatürk’le hesaplaşmak olduğunu iddia ediyor.

Aslında 1930’ların ikinci yarısında, cumhuriyetin kuruluşundan 10 - 15 yıl sonra yaşanan Dersim trajedisinde siyasi sorumlu aranmaya kalkışıldığında hangi isimlerin ön plana çıkacağı biliniyor.

1930’ların “CHP zihniyeti” Atatürk’ün zihniyetidir. O halde sorumlu kim?

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları...

Yani dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Başbakanı Celal Bayar, önceki Başbakan İsmet İnönü ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak.

Liste uzatılabilir ama hepsi de cumhuriyetin kurucu şahsiyetleri...

Başbakan Erdoğan’ın amacı elbette Atatürk’ü hedef almak değil. CHP’yi, Kemal Kılıçdaroğlu’nu sıkıştırmak.

Başbakan bir anlamda cumhuriyetin ilk yıllarının, tek parti dönemi uygulamalarının bilançosunu çıkarıyor ve faturayı da CHP’ye kesiyor.

Şimdi acaba CHP ve CHP’nin Dersimli Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Erdoğan’a ne yanıt verecek? Dün Grup Başkanvekili Hamzaçebi’nin söylediği gibi, bu tartışmayı “Tayyip Erdoğan’ın Atatürk ve cumhuriyetle hesaplaşması” zemininde mi sürdürmeye çalışacaklar?

Yoksa, “Başbakan’ın devlet adına özür dilemesi yerinde olmuştur. Biz de katılıyoruz. Ama bu yetmez, bu konuda bir de Meclis araştırması yapalım” mı diyecekler?

Kılıçdaroğlu’nun ne diyeceğini bilmiyoruz. Ancak görünen şu ki, bu tartışmanın, geçmişe dönük hesaplaşmanın kapsamı genişleyecek.

DİĞER YENİ YAZILAR