Bu simge Türkiye’yi gerecek...

Haberin Devamı

AKP’nin 5 yılı aşan iktidarı döneminde Türkiye pek çok gerilimli süreç geçirdi. En son geçen yıl Nisan ayındaki başarısız cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaşandığı gibi iplerin kopma noktasına geldiği anlar da oldu. Ancak sonuçta bu gerilimleri krize dönüştürmeden aşmasını da bildi iktidar.

Son derece kararlı ve iddialı çıkışlarla başlatılan bazı girişimlerde bile kamuoyu ve kurumsal tepkiler karşısında geri adım atıp ortamı yumuşatmayı başardı Başbakan Tayyip Erdoğan. Tıpkı Türk Ceza Yasası değişikliği sırasında yaşanan zina tartışmalarında olduğu gibi. Ya da YÖK, imam hatip ve türban tartışmalarında geçmiş dönemde yaşandığı gibi...

O tartışmalar sırasında da gerilimin dozunun yükseldiğini gördüğü anda Başbakan Erdoğan, toplumsal mutabakatın yanı sıra kurumsal mutabakata da önem vereceklerini söyleyerek çözümleri hep erteledi.

Şimdi bu kritik türban ve imam hatip tartışmaları bir süredir yine gündemde. Tartışma önce yeni anayasa çalışmaları ile başladı. Bireysel özgürlükler çerçevesinde türban yasağının kaldırılabilmesi yönünde anayasa hükmü formüle edilmeye çalışıldı.

Bu tartışma henüz sonuçlanmamışken eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in görev süresi dolar dolmaz bu yasağın kendiliğinden ortadan kaldırılabileceği sanıldı. Ama o da olmadı. 1989 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı ve gerekçesi ortada durduğu sürece ne yönetmelikle ne de kanun değişikliği ile bu yasağı kaldırmanın mümkün olmadığı net biçimde ortaya çıktı. Şimdi anayasa değişikliği ile sorun çözülecek.

Çözülecek ama nasıl?

“Gerilimsiz çözmek istiyoruz” diyor Başbakan Erdoğan önceki gün Madrit’te düzenlediği basın toplantısında. Ki “gerilimsiz çözüm” Başbakan’ın başından beri arzu ettiği yöntem. Ama pek de kolay gözükmüyor.

Başbakan Erdoğan Madrid’teki basın toplantısında türban yasağını kaldırmakta kararlı olduklarını vurgularken bunun için Anayasa Mahkemesi’nin yasak kararını kaldırabilmek doğrultusunda gerekirse yeni anayasaya hüküm koyacaklarını söylüyor.

Yani her halukarda bir çözüm bularak, gerilimsiz bir biçimde bu sorunu çözme arzusunda ve kararlılığında olduklarını ifade ediyor.

Ancak bunları Erdoğan’ın bunları söylerken kullandığı bir ifade gerilimsiz çözümü daha da zorlaştırmış durumda.

Diyor ki Başbakan Erdoğan önceki gün Madrid’te; “Bu (türban) velev ki bir siyasi simge; simgelere yasak getirebilir misiniz?”

İşte bu konunun da zaten can alıcı, gerilim yaratıcı yönü bu. Türbanın “siyasal İslam’ın simgesi” sayıldığı için yasaklanmış olması...

Bu durum tartışmayı birden bire eğitim öğretim özgürlüğü alanının sınırlarının ötesine taşıyor. Laiklik, siyasal İslam ve irtica tartışmalarının merkezine oturtuyor.

Siyasal muhalefetin de laikliğe duyarlığı kurum ve kuruluşların da sinir uçlarına adeta iğne batırıyor Başbakan’ın “simge” ile ilgili sözleri.

Türbanı siyasal İslamın simgesi kabul ettikten sonra buna kamusal alanda, üniversitede serbesti getirmek için uzlaşma sağlayabilmek bir hayli güç. “Simge” sözü toplumsal mutabakatı da kurumsal mutabakatı da ciddi biçimde zora sokuyor. Bu durum ,Başbakan her ne kadar arzu etmese de Türkiye için yeni bir gerilimin habercisi...

DİĞER YENİ YAZILAR