Bu seçim sürecinde yaşananların tartışması bitmez

Haberin Devamı

Türkiye en tartışmalı seçim süreçlerinden birini yaşıyor. Süreçle ilgili ortaya çıkan yeni sorunlar tartışmayı seçim sonrasına da taşımaya aday.

1946 seçimleri bir yana bırakılırsa hiçbir seçim döneminde seçim hukukuyla ilgili bu kadar fazla tartışma konusu çıkmamıştı. Seçmen sayısından tutun da seçmen kütüklerinin güvenilirliğine, iktidarın yardım kampanyalarına kadar bugüne kadar süreç hukuki açıdan oldukça tartışmalı gelişti. Son günlerin kritik tartışma konusu ise vatandaşlık numarası...

Problem seçmen listelerinin ilan edildiği günlerde başladı. Bu seçimlere kadar seçmen kütüklerini 298 sayılı yasa gereğince YSK düzenliyor ve güncelliyordu. Ancak adrese dayalı nüfus sistemine geçildikten sonra yapılan bir yasal düzenleme ile kütüklere esas alınacak seçmen listelerinin TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) verileri doğrultusunda hazırlanacağı öngörülmüştü.

Bu sistemle TÜİK 2007 yılı itibariyle eski sistemle 73 milyon 850 bin kişi olarak ilan ettiği Türkiye nüfusunu değiştirdi. Yeni sistemle nüfus verilerini düzelterek 70 milyon 586 bin diye ilan etti.

Yani nüfus 3 milyon 274 kişi azalmış. Bu durumda beklenir ki aynı şekilde seçmen sayısında da bir azalma olsun.

Geçen yılki seçimlerde seçmen sayısı 42 milyon 629 bin idi. Bu yıl ise nüfus 3 milyon 274 bin azalırken seçmen sayısı 6 milyon artmış ve 48 milyon 265 bine çıkmış.

Son derece çelişkili, tartışmalı bir tablo ortaya çıkıyor. O günlerde bu tutarsızlığı kuvvetlendiren pek çok gelişme yaşandı. Aynı adreste 70 ayrı seçmenin kayıtlı görünmesi, 40 yıl önce ölmüş insanların seçmen listesine kaydedilip adlarına seçmen kartı çıkarılmış olması gibi çok sayıda çarpıcı tespit ve haber çıktı.

Bu durum doğal olarak seçmen kayıtlarında mükerrer yazım veya sahte seçmen iddialarını yaygınlaştırdı. Hatta öyle bir noktaya vardı ki tartışmalar, “ilkellik” diye vazgeçilen seçimde tırnak boyası uygulamasına yeniden dönülmesi bile gündeme geldi.

Kampanya başladıktan sonra geçen Aralık ayında yapılan bu tartışmalar unutuldu. Ancak bu kez de hükümetin Tunceli başta olmak üzere seçmene dağıttığı yardımlar gündeme geldi. “Bu yardımlar acaba kanununun suç saydığı, yasakladığı oy karşılığı seçmene maddi menfaat temin etme veya vaat etme” hükmüne mi uyuyor tartışması hala devam ediyor.

Bu tartışmalar sürerken YSK(Yüksek Seçim Kurulu)’nun geçen hafta yaptığı açıklama ortalığı iyice karıştırdı.

YSK, seçim yasasında geçen yıl yapılan değişikliği esas alarak yasanın 87. maddesi uyarınca “vatandaşlık numarası olmayan kimlik belgeleriyle oy kullanılamayacağı”na hükmetti. Yani nüfus cüzdanında veya kimlik yerine geçen herhangi bir belgesinde vatandaşlık numarası olmayan seçmen kayıtlı olsa dahi bu seçimde oy kullanamayacak.

İçişleri Bakanı’na göre 3,5 milyon, YSK’ya göre 600 bin seçmenin vatandaşlık numarası yok. Bu durumda en az 600 bin seçmen istese de oy kullanamayacak. Günlerdir nüfus müdürlüklerinde izdiham yaşanıyor. Siyasi partiler ayağa kalkıyor. Bütün siyasi partilerin temsilcileri YSK’ya “rica” ya gidiyor. “Yorumunuz yanlış ama doğru olsa bile yasanın bu hükmünü bu seçime mahsus olmak üzere uygulamayın” demeye getiriyorlar. Cumhurbaşkanı devreye giriyor, YSK Başkanı’ndan bilgi alıyor. Ankara’da tam bir panik ve kargaşa yaşanıyor.

Yaşanan bütün bu tartışmalar acaba 29 Mart itibariyle sona erecek, olup bitenleri herkes unutabilecek mi?

DİĞER YENİ YAZILAR