Bu ceza gerçekte ne için?

Haberin Devamı

Başbakan Tayyip Erdoğan öteden beri Türk medyasını kendine göre yeniden yapılandırmak istiyor. Bunu öyle gizli saklı değil, açıkça yapıyor. Önce varolan kendine yakın küçük medya organlarının palazlanıp büyümesi için çeşitli yollarla bunların önünü açmaya çalıştı bugünkü iktidar. Yetmedi bunlara ilave olarak yakın ve yandaş çevre devreye sokularak hükümete yakın yeni medya grupçukları türetildi.

O da yetmedi, en son bir yıl önce TMSF’nin gerçekleştirdiği Sabah-atv satışı ihalesinde stratejik hamle gerçekleştirildi. Bu ihale sırasında yaşananlar konusunda kamuoyunun bildikleri muhtemelen perde gerisinde yaşananların çok küçük bir bölümü. Başlangıçta o kadar büyük ilginin yaşandığı bu ihalede dev gruplar son anda acaba neden birer ikişer kenara çekildiler? Neden tek alıcı ile yapıldı bu ihale? Bilinmiyor ama kulislerde konuşulan, hatta CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Meclis Genel Kurulu’na kadar taşıdığı bazı çok ciddi iddialar var. Acaba mali yapıları son derece güçlü dev gruplar hükümetten, Başbakan Erdoğan’ın yakın çevresinden aldıkları telkinler sonucu, “aman başımıza iş açılmasın” diye korktukları için mi çekildiler bu ihaleden? Bu da bilinmiyor. İhaleye girmek için hazırlık yapan bazı işadamlarını Başbakan’ın yakın çevresinden bazı isimlerin ziyaret edip “girmeseniz iyi olur” telkininde bulunup bulunmadığı da bilinmiyor. Bunlar ancak günün birinde eğer iktidar değişir, iktidar korkusu kalkarsa taraflar açıklayabildiklerinde netleşecek.

Bu ihalede bilinen iki temel nokta var:

Birincisi Başbakan Erdoğan’ın TMSF Başkanı Ahmet Ertürk’e Sabah-atv’yi çok pahalı sattığı için kızdığı... İkincisi de ihaleyi alan Çalık Grubu’nun ödemeyi iki kamu bankasından verilen 750 milyon dolar tutarındaki kredi ile yaptığı...

Sonuçta şu anda bu grubu, Türkiye’nin ikinci büyük medya grubunu artık Başbakan Erdoğan’ın yakınları yönetiyor. Erdoğan’ın şikayetçi olmayacağı bir yayıncılık anlayışı ile. Fakat Erdoğan bununla da yetinmedi. Çünkü o bütün medyada tek ses istiyor. Medyanın tümüyle “yandaş” olmasını istiyor. Muhalefet edilmesine tahammül edemiyor.

O nedenle de uzunca bir süredir Doğan Grubu’nu bu çizgiye çekebilmek için her yolu mübah görüyor. Devlet kurumlarını bu yolda silah olarak kullanmaktan bile geri durmuyor.

Doğan Yayın Holding’e Maliye’nin önceki gün tebliğ ettiği 826 milyon TL vergi cezası acaba neyin cezası? Doğan Grubu’nda 11 aydır sürdürülen vergi denetiminin normal bir uygulama olduğu inandırıcı mı? Hayır değil.

Bu uygulama Erdoğan ve partisi aksini iddia etse de tipik bir yıldırma, hizaya getirme, diz çöktürme yöntemi.

Ne yapmış Doğan Yayın Holding? 2006 yılı sonlarında Avrupa’nın medya devlerinden Alman Axel Springer’le hisse satışı konusunda mutabakata varmış. Satış işlemi 2 Ocak 2007’de gerçekleşmiş. Para o gün gelmiş, hisse devri o gün tamamlanmış. Ve bu işlemden doğan bütün vergiler de Nisan 2007’de ödenmiş. Her şey yasa ve mevzuata uygun. Ama Maliye cezayı kesmiş. Gerekçe de “sizin mutabakatınız 2006, işlemi 2007’ye bilinçli biçimde sarkıttınız o yüzden 826 milyon TL’yi ödeyin diyor...

Hukuka, akla, mantığa, vicdana aykırı bir durum.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, olayı şu çarpıcı ifadelerle değerlendiriyor: “Bu olay, iktidarın kızdığı bir medya grubunun burnunu sürtmek, onu bundan sonra muhalefet yapamaz hale dönüştürmek için uyguladığı baskı olarak nitelenmesi de olayın vehametini ağırlığını yeterince ortaya koymaya yetmez. Olay rejim sorunudur. Türkiye’de demokrasinin ne gibi tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya olduğunu ortaya koyan muazzam bir konudur...”

Evet Baykal bunları söylüyor.

İşin garibi iş dünyasının, TÜSİAD’ın, Odalar Birliği’nin sessizliği. Bu örgütler acaba ne için var?

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ Doğan Grubu’nun hissedarı. O yüzden belki kendi sorunu nedeniyle gündeme gelmek istemiyor. Peki ya Odalar Birliği? Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün Ergenekon soruşturması nedeniyle gözaltına alındığında kıyameti koparan Rifat Hisarcıklıoğlu için acaba bu 826 milyon TL’lik vergi cezası ne anlam ifade ediyor?

Yoksa hepsi “Aydın Doğan gibi güçlü bir medya patronuna bunları yapan gücü kızdırırsam yarın benim başıma neler gelir” diye mi korkuyor acaba?

DİĞER YENİ YAZILAR