Boykotlu başlangıç...

Haberin Devamı

12 Haziran seçimlerine katılma oranı yüzde 87 olmuştu. BDP’li bağımsızların geliştirdikleri etkili yöntem sonucu yeni Meclis’in temsil oranı da yüzde 95’e ulaşmıştı.
Bu durum, 1980 darbesi sonrası uygulanmaya başlanan yüzde 10’luk anti demokratik seçim barajı ile elde edilebilen en etkili temsil düzeyi idi.

Yani hem katılım, hem de temsil oranı bakımından son derece sağlıklı bir siyasi yapı doğmuştu 12 Haziran seçimleri sonucunda.

Böylelikle, siyasal uzlaşma, demokratikleşme ve başta Kürt meselesi olmak üzere ülkenin temel sorunlarını çözme konusunda umutlar artmıştı.

Ancak önce Yüksek Seçim Kurulu’nun verdiği Hatip Dicle kararı, ardından da özel yetkili mahkemelerin tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasına ilişkin talepleri reddetmesi, seçim sonucu ortaya çıkan olumlu tabloyu paramparça etmeye yetti.

YSK ve özel yetkili mahkemelerin kararları bugün toplanacak olan 24. dönem parlamentosunun tam bir kriz ve kaos ortamıyla işbaşı yapmasına neden olmuş durumda.
Uzlaşma beklenen 24. dönem parlamentosunun ilk gününe boykot ve protestolar damgasını vuracak.

Hatip Dicle’nin vekilliğinin YSK tarafından iptal edilmesini, KCK davasından tutuklu 5 milletvekilinin de serbest bırakılmamasını protesto eden BDP’li bağımsızlar Meclis’i boykot edecek.

Bugün saat 15.00’te 24. Dönem Büyük Millet Meclis’i Ankara’da ilk toplantısını yapacak. Boykot kararı alan BDP’li 30 bağımsız milletvekili ise Diyarbakır’da alternatif toplantı yapacak.

Bu olay belki BDP’lilerin protestosu eyleminin sesini bütün dünyaya duyuracak, etkisini pekiştirecek bir yöntem. Ama bu yöntemin Kürt meselesinin çözümüne katkı yapmayacağı çok açık.

İkincisi CHP’nin tutumu...

CHP de büyük bir protesto gösterisine hazırlanıyor. “Tutuklu milletvekilleri serbest bırakılmazsa biz de yemin etmeyiz” kararlılığında CHP.
Yani bugün saat 15.00’e kadar özel yetkili mahkemelerden “hayırlı bir haber”, tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasına ilişkin karar çıkmazsa Meclis’in ilk günü çok tatsız bir tabloya sahne olacak.

550 milletvekilinden sadece 379’u yemin edip yasama faaliyetlerine başlayabilecek. 35 BDP’li (5’i tutuklu olduğu için) Meclis boykotu nediniyle yemin törenine katılmayacak. 135 milletvekili (ikisi tutuklu) olan CHP açılış törenine katılacak ama yemini protesto edecek. MHP’den de Engin Alan tutuklu olduğu için toplam 171 milletvekili yemin etmeyecek.

Ne zamana kadar?

Dün yansıyan havaya bakılırsa CHP’nin yemin boykotu Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay serbest bırakılıncaya kadar sürecek.

Bu durumda 4 Temmuz Pazartesi günü Meclis Başkanlığı seçimini sadece AKP ve MHP yapacak.

Tabii ki 327 milletvekili olan AKP tek başına bile bu seçimi yapabilir.

Muhalefetin boykot ve protestosu Meclis açısından bir meşruiyet sorunu da doğurmayabilir ama sıkıntılı bir siyasal ortam yaratacağına kuşku yok.
Sorun nasıl aşılacak?

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Başbakan Erdoğan neden konuşmuyor, neden tepki vermiyor?” diye soruyor.
Yargı kararlarına karşı Başbakan ne yapsın, denebilir. Bir çözüm bulunacaksa Meclis çatısı altında ortaklaşa bulunacak. Belki bir iki maddelik yasa değişikliği, bir maddelik hızlı bir anayasa değişikliği ile sorunlar aşılabilir.

Ancak CHP’de özellikle tutuklu milletvekilleri ile ilgili yerleşik kanaat şu:

“AKP yargı bağımsızlığını yok etti. Özel yetkili mahkemeler tam anlamıyla iktidar güdümünde mahkemeler. Siyasi otoritenin istediği karara bu mahkemelerde yasallık kazandırılıyor...”

O nedenle tutukluluğun sürmesini, yargısal değil siyasi karar olarak değerlendiriyor CHP.

Acaba AKP, CHP’ye “Gelin ilk iş olarak Anayasa’nın 83. maddesini ve ceza infaz yasasının tutukluluk süreleriyle ilgili hükümlerini hemen değiştirelim” diye bir öneri yapar mı?

Böyle bir öneri karşısında bile CHP’nin “Hayır, Haberal ve Balbay gelmeden olmaz” diye diretmesi güçlü bir olasılık.
Diyalog kanalının açılabilmesi bile özel yetkili mahkeme hakimlerinin takdirine takılmış gibi gözüküyor.

DİĞER YENİ YAZILAR