Birinci seçim AKP için çok kritik, ikinci seçim muhalefet için...

Türkiye bu yıl iki kritik seçim yapacak. Birincisi artık çok yakın adaylık sürecinin 16 Nisan günü işlemeye başlayacağı Cumhurbaşkanlığı seçimi, ikincisi de en geç 4 Kasım günü yapılması gereken milletvekili genel seçimleri

Haberin Devamı

Türkiye bu yıl iki kritik seçim yapacak. Birincisi artık çok yakın adaylık sürecinin 16 Nisan günü işlemeye başlayacağı Cumhurbaşkanlığı seçimi, ikincisi de en geç 4 Kasım günü yapılması gereken milletvekili genel seçimleri.

Milletvekili genel seçimleri henüz tartışma gündemine girmiş değil. Şu anki gündem 11. Cumhurbaşkanı’nın seçimi. Tartışmalar bu seçim üzerine, daha doğrusu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın aday olup olmayacağı, cumhurbaşkanlığı makamına yakışıp yakışmayacağı ile ilgili.

Cumhurbaşkanlığı seçimi tabii ki çok önemli, bu konu üzerinden yürütülen iktidar-muhalefet çatışmasının dozunun giderek yükselmesi normal sayılabilir.

Ancak işin aslına bakıldığında muhalefetin pratik olarak bu seçimden bir beklentisi yok. Sadece CHP aday gösterebilecek kadar sayıya sahip, onun dışında diğer partilerin aday gösterebilmeleri dahi söz konusu değil. Ki CHP’nin de aday göstermesi beklenmiyor.

O nedenle 16 Nisan günü başlayacak olan 10 günlük adaylık sürecinin heyecanı bile iktidar-muhalefet adayları ile ya da hangi adayın şansının yüksek hangisinin düşük olacağı ile ilgili değil. Sürecin tek önemli ve kritik yanı Tayyip Erdoğan’ın aday olup olmayacağı noktasında.

Çünkü Erdoğan’ın adaylığının açıklandığı gün o seçim fiilen sonuçlanmış demek. Sonrası anayasal prosedürün yerine getirilmesinden ibaret. Disiplinli parlamento grubu ve sayısal çoğunluğu dikkate alındığında Erdoğan’ın en geç üçüncü tur oylamada ve muhtemelen Mayıs ayının ilk haftası içinde 350 civarında bir oyla Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı seçileceğine hiç kuşku yok. Tabii ki sürpriz yapıp son anda aday olmaz ise o zaman durum farklı...

Başta TÜSİAD olmak üzere bazı sivil toplum örgütlerinin ve toplum kesimlerinin arzuladıkları “cumhurbaşkanı uzlaşma ile seçilsin” temennisi için de iktidarla muhalefet arasında en küçük bir zemin kalmadığı da ortada.

Bu durumda öyle anlaşılıyor ki AKP, daha doğrusu Tayyip Erdoğan ne derse o olacak. O nedenle de bu seçimde muhalefetin yapabileceği fazla bir şey yok.

Yapabilecekleri en fazla, seçimi boykot etmek, oylamalar sırasında Meclis oturumlarına katılmayarak seçilecek cumhurbaşkanı ile ilgili “kimi ne kadar temsil ediyor” tartışması yaratmak olacak...

Muhalefet partileri de elbette bu durumun farkında ve zaten onların da stratejisi milletvekili genel seçimleri üzerine kurulu. Büyük olasılıkla 4 Kasım günü yapılacak olan milletvekili genel seçimlerinde AKP’nin tek başına iktidarına son vermek hedefine kilitlenmiş durumda ana muhalefet partisi CHP. O nedenle de bugün her ne kadar bütün partiler cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlenmiş gözükseler de CHP ve MHP’nin asıl hedefi AKP’yi iktidardan düşürebilmek. Alternatif iktidar modeli yaratarak Erdoğan’ı Çankaya’da yalnızlaştırmak. ANAP, DSP, SHP, SP, GP ve BBP gibi partilerin derdi ise baraj....

DİĞER YENİ YAZILAR